36.Bölüm

122 7 0
                                    

Mehmet'in "Üçüzler?" diye mırıldandığını duymuştum. Ona bakmadım. Elimdeki kağıda diktim bakışlarımı.

Doktor "Sonra ben tekrar gelirim." deyip geri çıktığında Mehmet sandalyeye oturmuştu. Yavaşça sweatshirtümü kaldırdığımda minik karnım ortaya çıkmıştı.

Gözlerinin orada olduğunu biliyordum çünkü benim de gözlerim oradaydı. Telsizde gelen sesle telsizi ona uzattım. Çünkü Daniel neresinde olduğumu soruyordu.

Oda numarasını söylediğinde sweatshirtü indirip ondan sadece Dean'in gelmesini istediğimi söylemesini istedim.

O söylediğinde biraz sessizlik olduktan sonra kapı tıklatılmış ve içeriye Dean gelmişti. Yorgun görünen yüzüne baktığımda diğerlerini görmekten korkmuştum.

Beni gördüğü anda tuttuğu soluğu bırakıp yanıma adımlamıştı.

"İfademi sen alsan olur mu?" diye sordum.

Başını salladığında "Yarın gideriz." demişti.

"Daniel'ın bir süre bilmesini istemiyordu. Diğerlerinin de. Bana bu konuda söz verebilir misin?"

Bir süre yüzümü inceleyip başını salladı.

Mehmet de varken durumumdan zar zor da olsa bahsettiğimde Mehmet doktor ile konuşmak için çıkmıştı. Dean ise kaşlarını çatmış şaşkınlıkla beni dinliyordu.

Diğer şeyleri anlatmak için kendimi zorlasam da bazı öğrenmesi gerektiğini düşündüğüm şeyler dışında anlatamamıştım çünkü hala çok yorgundum ve o gücü kendimde bulamamıştım.

En son kendi kendime "Benim üçüzlerim olacak." diye mırıldanırken gözlerimi daha fazla açık tutamamış uyuyakalmıştım.

*
Uyandığımda odada kimse yoktu.

O sırada açılan kapıyla içeriye Dean girmişti. Elinde de bir çanta bulunuyordu. Çantayı ayak ucuma koyup "Carol hazırladı. Üstünü değiş. İfaden için çıkalım." demişti. Yavaş yavaş kalkıp lavaboda üzerimi değiştirdim.

Bol bir sweatshirt olması ile burukça gülümseyip çıktım. Elindeki örtüyü sırtıma örttüğünde çıkmak için hazırdım. Gergince adımlarımı kapıya ilerlettiğimde o kapıyı açınca Jonathan ile göz göze gelmiştik. Kapının karşısında yerde oturuyordu. Yorgun ve endişeli olduğunu kim baksa anlayabilirdi. Gözlerimi ondan çektiğimde diğerleri ile de göz göze gelince bakışlarımı yere diktim.

Nasıl söyleyecektim. Sorusu zihnimde dönmeye başlamıştı. Onlara bakmadan Dean ile ilerlediğimizde sessiz kalsalar da kırıldıklarının farkındaydım ama biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Ben yeni yeni kabullenirken onlardan gelecek ters bir tepkiye hazır olmadığımı düşünüyordum.

Onun peşinden arabaya bindiğimizde gerginliğim başlamıştı. Araba durduğunda bana döndü. "Her şeyi anlatman gerekir. Ben orada olacağım zaten. Panik yapmana gerek yok."

Başımı sallayıp elimi kapının kulpuna attığımda durup ona döndüm. "Daniel'dan saklamak istemediğini biliyorum. Seni zor durumda bırakmak istemezdim ama teşekkür ederim." demiştim sessizce.

Başını salladıktan sonra inip binaya girdik.

İfadem alınırken arada ona baktığımda çattığı kaşları ile beni dinlediğini görmüştüm.

İfadem bittiğinde "David'den seni almasını isteyeceğim. Biz o kulübeye gideceğiz." dediğinde başımı sallamıştım.

Birkaç dakika içinde David geldiğinde de onun suratına bakmadan boşluğa dikmiştim bakışlarımı. Oradayken ertelediğim düşünceler doluyordu zihnime.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin