34.Bölüm

145 9 2
                                    

Anne... 1 kelime 2 hece 4 harf. İnsanlar için temsil ettiği şey değişse de benim için destek, dost, güç... Birçok şey... Fedakar, çoğu zaman kendinden önce beni düşünen; karşılıksız seven.

Bu kelime için daha zamanım olduğunu düşünürdüm ama hayattaki birçok şey gibi bu düşünceler gerçekleşmedi. 1 tanesi için bile hazır hissedemesem de 3 tanesi için zorundaydım şu an. O yüzden kaçmalıydım. Onlar sevgi ile benim gibi büyümelilerdi. Başkasının planları için değil kendi planları ve hayalleri için yaşamalılardı.

Günler geçerken birkaç defa daha çıkmıştım açık havaya. O zamanlarda da bir farklılık görememiştim.

Bugün planıma başlama kararı almıştım. İlk işim anahtarı almak olacaktı. Anahtarlık kolay açılan bir anahtarlıktı ve şansıma uca yakın olduğu için almamın diğerlerine göre daha kolay olacağını düşünüyordum.

Odanın içinde turlarken durup yüzümü buruşturdum ve karnımı tuttum. Yavaşça yatağa oturup ovalamaya devam ettim. Yatağa uzanıp hafif küçüldüm. Yüzümü buruşturmaya ve karnımı tutmaya devam ediyordum. Aklıma karnımın ağrıdığı zamanları getirdim ve inanmalarını umarak devam ettim.

Canım yanıyormuş gibi soluk verip aklıma kötü bir şeyler getirmeye çalıştım. Şu anki durumum yetiyordu aslında. Gözlerim dolduğunda kapı hızla açılmıştı. Alexandra koşarak yanıma gelmişti. "Su, Su iyi misin?" Endişeli sesiyle sormuştu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Eliyle muayene etmeye çalışsa da o dokunduğu anda ses çıkarmamla elini anahtarlara attığında elinin titrediğini fark etmiştim. Doktor olsa da şu an farklı bir durumdaydık. Paniklemesi şimdilik işime gelebilirdi.

Tekrardan soluk verip elini koluna attığımda anahtarlar yatağa saçılmıştı. O kendine gerekli olanı alıp dolaba koştuğunda yanıma gelen Dustin anahtarları toplamaya başlamıştı. Yaklaşık 15 tane anahtardan bana lazım olanı acıdan kıvranıyormuş gibi davranırken aldığımda geri kalanları da toplamayı bitirmişti. Stresten olsa gerek gerçekten hafiften karnım ağrıdığında Alexandra yanıma gelip karnımı açmıştı. O sırada göz ucuyla Dustin'in de stresli olduğunu fark etmiştim ama nedense bu Alexandra'nınkinden farklı gelmişti bana.

Bakarken "Stresten olmalı. Aklından ne düşünceler geçiyordu kim bilir. Düşündüklerine bile dikkat etmelisin." deyip Dustin'e döndü. "Daha erken fark etmeliydik."

"Kamera bile başlı başına stres. Beni sanki çok iyi tanımıyormuş gibi davranıyorsunuz. Hakkımda birçok şey bildiğinizi hepimiz biliyoruz."

Alexandra "Onlar senin iyiliğin için. Alışmalısın."

O dolabı geri kilitlerken karnımı tutarak uzandığım yerden doğruldum. "Neden? Gelmemiş olsaydın ben seslenirdim zaten ya da sen sık sık kontrole geliyorsun. İzlenmek beni rahatsız ediyor."

Dustin ile birbirlerine bakıp beni cevapsız bıraktılar. "Eğer dayanamazsan ağrı kesici yapabilirim. Biraz vitamin getireceğim onları da iç."

"Dayanırım. Ağrı kesiciyi çok dayanılmaz olmadığı sürece kullanmadığımı da biliyorsun."

Başını salladı. Geri yatağa uzandığımda onlar da çıkmıştı. Kamera konusunda ikna edebildiğimi umarak örtüyü üzerime örterken anahtarı alıp sıkı sıkı tutmaya başladım. Başlamıştı.

*

13 gün sonra (Anlatıcı'dan)

Ne yapmaya çalışırlarsa çalışsınlar işe yaramamıştı. Alexander ve Michael'ı takip bile etseler bir şeye ulaşamamışlardı.

David babasıyla konuşmaya çalışsa da herhangi bir bilgi alamamıştı. En azından iyi olup olmadığını bilmek istese de Duncan bunu ona söylemişti.

Belki Tesadüf Belki Kader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin