-Bugün belgeselimizde köşebaşılarında gezeceğiz, adidas giyip çömeleceğiz. İyi seyirler-
Selam sana dolunay, sende benim düşündüğümü düşünüyor musun?
Mesela bu akşam yapacağım salaklığı sende salaklık olarak görüyor musun? Sevgilime ihanet ediyor gibi hissediyordum. Fakat içimden bir ses diyordu ki, belkide öğreneceğin şey durumları terse çıkaracak?
Diğer yanımda diyor ki öğreneceğin hiçbir şey yok, mahallede sizi sikecekler. Çatur çutur hemde.
Bu ikilem arasında kafayı yemekteydim, ve hatta ikinci ihtimal daha az korkunç gelmeye başlamıştı. Eliz, kelle, Buket, bıçak. Dörtlemeye bak kardeşim Texas katliamı gibi.
O sırada kapımın gürültüyle açılmasının üzerine irkilerek o tarafa döndüm.
"Ablaların en harikası, birtanesi." Diyip odaya dalan kardeşime gözlerimi devirdim.
"Ne isteyeceksin evlatlık?" Diyip bacak bacak üstüne attım.
"Sadece seni sevdiğimi söylemek için gelmiştim." Diyip dudağını büzmesiyle ona kanmamaya çalıştım, çokta tatlı pezevenk.
"Aynen kardeşim aras kargo, hadi ne isteyeceksin." Diyip omuz silktim.
"Seni sevmiştim, elveda." Diyip kafama öpücük kondurmasıyla uzaklaşamadan kafasını yakalayıp saçlarını karıştırarak öpmeye başladım.
"Ya sen bebek misin, yerim seni." Diyip sarıldım sıkıca. O da kendini sevdiren kediler gibi sırnaşıp duruyordu.
Sonra ne oldu bir anda ayağa kalkıp boğazını temizledi ve hayalet gömleğinin önünü ilikledi.
"Neyse, birazda iş konuşalım." Demesiyle ağzım açıldı.
"Ne Arda ne istiyorsun?" Diyip tekrar bacak bacak üstüne attım.
"50 kağıt çıkar mı senden reis ya, kahve içmeye çıkacağız. Annem dedi bozuğum yok ablana söyle ben ona sonra vereceğim." Demesiyle gözlerimi devirdim tekrardan, bir cümle için gösterdiği oskarlık oyunculuk şerefine ayağa kalktım.
"Sen aşçı değil oyuncu ol, it seni." Diyip cüzdanımdan istediği parayı çıkarıp ona uzattım, gülümseyip elimden almasıyla konuşmaya başladı.
"Sen varya, kızım olsun ismi Nazlı olacak. Net!" Diyip kapıdan çıktı.
"Anne! Ablam diyor ki anamın parasına ihtiyacım yok. Bana vereceğine sana versin kula minnet eylemem rızkımı veren hüdadır dedi birde." Odasına giderken bağırarak söylediği cümlelere karşı hafif kıkırdayıp ayağa kalktım ve kapıyı araladım.
"Bu çocuğun ayarları bozuk anne, şizofreni bu!" Diyip kapıyı kapadım.
"Bir tane daha mı yapsaydık, belki o olurdu Ayla'm?" Diyen babamın sesini varla yok arası duydum.
Saçmalamayın, ben bu yaştan sonra kardeş istemem orda bir durun.
Yatağıma zıplayıp yumuşak zemine yapışmamla birlikte kapının tekrar şafak operasyonu temalı açılış yapılması üzerine irkilerek oraya döndüm.
"Hay kapınıza sıçayım!" Dememle bana piçimsi gülümseme atan Cemre ile karşılaştım.
"Selam bacıke?" Diyip odamdaki pufa ilerleyen arkadaşıma tutuldum.
"Selam selam." Diyip kafamı yastığa gömdüm, ne için geldiğini biliyordum. Aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyordu. Ofladım.
"Ne oldu kaltak? Sen bir sıkkınsın he." Kafamı hızla yastıktan kaldırdım, sakızını çiğnerken gevşek bir gülümseme ile bana bakıyordu Cemre, başlasın mahalle ağzı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazlı Kuş (GxG)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- Eliz Yücetürk. İki devlet lisesinin yan yana olmasından daha kötü bir şey varsa o iki lisenin birbirine duyduğu nefrettir. Bu bir gxg kitabıdır. -Küfür içerir- -Uyuşturucu maddeler ve alkol kullanımı olabilir- -18 yaş altı için uygun d...