-Trenden yazıyorum, çufçuf gururla sunar-
Siktirname günü!
Klasik tatil öncesi cuma günündeyiz. Karnelerimizi almış, okulun az ileriside ki parka gidip oradaki banklara yamulmuştuk.
Dün Eliz'i görmemiştim, Çarşamba günü yaşanan olaydan sonra bir şeyler olmuştu kızıma. Garip bir şekilde sakindi. Ama benden uzak duruyordu. Dün yanıma gelmemişti, mesajlarıma geç cevap veriyordu.
Bir şey yapma dediğimde 'yapmayacağım' diyip geçiştiriyordu. Doğal olarak merak içerisindeydim, sevgilimin başı belaya girsin istemezdim. Kim ister arkadaş?
Tamam kaos seviyoruz da, çekirdekle izlediklerimizi.
Buket'e gelecek olursak, bunu yapmasını gerçekten beklemiyordum. Bu konu artık sapkınlığa uğrayacak gibiydi. Eliz'i nasıl sinir edeceğini artık biliyordu. Bunu kullanmaktanda hiç çekinmeyecekti.
Zaten beni izleme sebebi de bu yüzdendi büyük ihtimalle, başka ihtimal yok.
He ayrıca dün evimin önüne Deniz, Tarık ve bir çocuk daha gelmişti sırasıyla. "Burada ne işiniz var?" desemde, hepsi ayrı ağızdan 'geziyoruz yenge' demişlerdi. Ben anlamadım sanki kontrole geldiğinizi.
Ne zekisin Nazlı.
"Teşekkürü bir puanla kaçırdım salak gibi ya." Diyen Hakan ile elimi omzuna götürüp okşadım.
"Bende 10 puanla kaçırmışım, hay aksi." Dedi Emre, ters ters baktım.
"Benimde omzumu okşasanıza. Bak çok tatlıyım." Diyip sevimlice gülümsemesiyle kıkırdayıp elimle omzuna hafifçe vurup okşadım.
"Eliz'den haber yok mu?" Diyen Gökçe ile gözümü telefonuma çevirdim.
"Söyledim parkta olduğumuzu, gelir mi bilmiyorum." Diyip sıkıntıyla nefesimi verdim.
"Ağzına sıçayım o kızın ya, her boktan çıkıyor." Kafamı salladım Cemre'nin sözlerine. Buket'ten bahsediyordu.
"Arasana."
"Arama ya, sıkboğaz etmesin bence." Hakan'ın yorumuyla birlikte elime hevesle aldığım telefonumu sakince yerine bıraktım. Işık hızıyla almıştım telefonu elime. Tek ihtiyacım kısa bir gazdı.
Gökçe'nin yükselişiyle hepimiz ona döndük.
"Ben bir manitayı arayayım." Mantıklı.
Telefonunu alıp kulağına götürmesiyle gözlerimi etrafta çevirmeye başladım. Köşeden Buket'in bir arabadan çıkışını görmemle yerimde dikleştim. Yanına gidip hesap sormak istiyordum ama durumlar bu haldeyken gidersem, ters tepebilirdi her şey.
Arabadan birinin daha çıkmasıyla o tarafa gözlerimi çevirdim. Her yeri full dövmeli bir çocuk inmişti, bizim yaşlarımızda kara kuru bir şeydi.
Bunun çevresinde meymenet yok.
"Geldi yine tipini siktiğim." Diyen Cemre'ye döndüğümde aynı yere bakıyor olduğumuzu fark ettim.
"Eliz okuldan şimdi çıkıyormuş, geliyorlarmış." Diyen Gökçe'ye dönmemle eş zaman gelen mesaj sesiyle heyecanlanarak telefonumu elime alıp ,ekran kilidini açtım.
Eliz= Geliyorum yavrum.
Yavrum dedi, dün hiç dememişti. Hala beni seviyor. Merakla telefonuma bakmaya çalışan Cemre'nin kafasını tek parmağımla itip konuşmaya başladım.
"Geliyormuş." Dememle herkesten bir 'oh' nidası gelmişti.
"Her şey hallolduğuna göre ben bir oyuna bakayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazlı Kuş (GxG)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- Eliz Yücetürk. İki devlet lisesinin yan yana olmasından daha kötü bir şey varsa o iki lisenin birbirine duyduğu nefrettir. Bu bir gxg kitabıdır. -Küfür içerir- -Uyuşturucu maddeler ve alkol kullanımı olabilir- -18 yaş altı için uygun d...