-Buralarda köprüden önce son çıkış varmış? İyi seyirler-
Tarih 12 Ağustos,4 ay sonra
"Nazlı yandım ne olur götüme biri buzul çağını komple soksun."
Kek çırpmaktan elim plastik çırpıcıyla bütünleşmişken kafamı Emre'ye çevirerek gözümün önündeki saçı nefesimle ittim.
"Yoktan var nasıl edeyim ben?" Dedim ama hızımı alamadım. "Ayrıca kalkmış burada canınız kek çekti diye kek yapıyorum size farkında mısın? Fırın kullanacağım bu sıcakta ya." Diyerek kekime geri döndüm.
"Lan burası böyle sıcaksa cehennem nasıl sıcaktır amınakoyim namaza başlayacağım ben." Diyerek mutfağa dalan Hakan ise gözlerimi devirmeme yardımcı olmuştu.
"Ne oldu manitanın koynundan çıkmışsın it." Diyerek Hakan'ın kafasına vuran Emre'ye bakıp onaylamaz bir bakış attım. Daha sonra hatırladığım şey ile kıkırdadım.
Okulun son günüydü yanlış hatırlamıyorsam Hakan Tarık'ı öyle bir bezdirmiştiki 'Eh sikerim tribini çayını sopasını ,benimsin lan sen kimselere yar etmem oğlum! Ver şu elini damağımız kurudu yataklara düştük sevdandan!' Diyerek hepimizi şok ederek Hakan'ı aldığı gibi çıkmıştı okuldan, böyle tatlı çiftimiz öyle tatlı bir günde başlamışlardı işte.
"Birisi benim yavruma laf mı attı lan!" Şakayla karışık bir kızgınlıkla mutfağa dalan Tarık'a göz devirmiştim tekrardan. Onlar aralarında tatlı atışırken Cemre girmişti içeri.
"Nazlı, Deniz diyor ki bir insan doğduğu saatte ölürmüş, doğru mu?" Alel acele yanıma geldikten sonra sorduğu sorunun saçmalığıyla kekimi çırpmayı durdurdum.
Bu nasıl bir kafa lan!
Tam cevap verecektim ki "Yenge öyle okumuştum, kesin bilgi." Deniz'in mutfağa dalarken söylediği cümle ile diyeceklerim ağzımda kalmıştı. Mutfak salonla birleşikti sadece bir perde vardı kapı yerine.
"Kesin bilgi ne, gördün mü hiç öyle bir şey sen?" Cemre titizlikle sormuştu soruyu.
"Senin aşkından öldüğüm gecelerde saate bakmayı unutmuşum gülüm, kusura bakma başka türlü görmedim." Cümleyi duyan Cemre anında yapışmıştı tabii.
Kafamda Azer bülbül çalarken kekime geri döndüm.
Bu ikili bildiğiniz gibi, her şeyi aynı.
"Ya Göknur alt tarafı su içeceğim peşimden gelmene gerek yok aşkım." Mutfağa giren Gökçe adımlarıyla eş bir hızla bunları söylemişti. Arkasından Göknur girmişti tabii.
"Yok yok bu pezevenklerin sağı solu belli olmaz yavrum, kan çıkmasın şimdi zor temizlenir." Derken Emreye bakıyordu pis pis.
Geçen hafta Emre,Gökçe'nin kafasına balkondan aşağıya su balonu attığı için ve tabii Gökçe korktuğu için onun tam zamanlı korumalığını yapıyordu Göknur, sanki hiç yapmıyormuş gibi.
"Ayıp ediyorsun yenge, bir kerelik şakaydı o yav." Derken hayali tesbihi sallıyordu Emre.
"Sıçtırtma yengene, dua et su balonuna çevirmedim seni."
Emre ise hayretler içinde "Kızın bir saniye sakin hali yok arkadaş, neyse reis gönlümüzdesin her zaman." Diyip iki parmağıyla kalbine vurup havaya göndermişti elini.
Ben ise kocaman evde neden herkesin mutfağa yani dibime toplandığını düşünüyordum, bu benim kaderim miydi?
Zaten sıcak hava, mutfak genişti ama içinde o kadar oksijen varken hiç yardımcı olmuyordu genişliği.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nazlı Kuş (GxG)
Teen Fiction-TAMAMLANDI- Eliz Yücetürk. İki devlet lisesinin yan yana olmasından daha kötü bir şey varsa o iki lisenin birbirine duyduğu nefrettir. Bu bir gxg kitabıdır. -Küfür içerir- -Uyuşturucu maddeler ve alkol kullanımı olabilir- -18 yaş altı için uygun d...