-41-

982 93 46
                                    

-ağam ben iptalim, size iyi seyirler-

"Dikkat et seni seviyorum." Diyip son kez el salladım kafası bana dönük olan kuzenime.

"Bende seni seviyorum çiçeğim. Yaz tatilinde görüşürüz." Diyip eliyle öpücük atmıştı minik minik. Bende hüzünlü gözlerle onu izliyordum.

Her defasında bu oluyordu, varlığına alışıyordum sanki hiç gitmeyecekmiş gibi. Gidincede böyle oluyordum işte.

Neyse ki seneye geliyorlarmış.

"Hadi içeriye geçelim." Omzumda kolu olan annem kısa bir yorum yapmıştı. Bu yorum sayesinde bir şey hatırlamıştım tabii ki.

"Ben Cemre'ye geçiyorum anne, siz akşam yemeğinede beklemeyin beni." Diyip ayakkabılığa doğru eğilip ayakkabılarımı aldım.

Cemre'ye gideceğimi unutmuştum.

"Tamam geç kalma yarın okul var." Dediğinde kafamı sallamış evin önünden ayrılmıştım bir hışım.

En son bar gecesi üzerinden dört gün geçmiş hepimiz bir nebze olsun durulmuştuk.

Aslında Hakan'a karşı kırgınlığımız yoktu, ama söylememesi, kötüydü . Üç gün boyunca cesaret edip soramamıştık. Taa ki dün geceye kadar.

"Oğlum neden haber vermiyorsun? Biz başkalarından mı öğreneceğiz flörtünü." Diyen Emre ile elimle oynadığım fermuarımı bırakıp bacak bacak üstüne attım.

Hakan sıkkın görünüyordu. "İsteğim yok çünkü, o da biliyor. Söyleyip canınızı sıkmak veya sizi umutlandırmak istemedim." Demişti daha sonrasında.

"Olsun yinede orada öğrenince mal gibi kalmazdık." Diyen Cemreydi. Yaşadığı her şeyi salisaniyesinde anlatan biri için bu olay; dehşet ile tanımlanırdı.

"Biliyorum özür dilerim." Dediğinde gerçekten üzgün görünüyordu. Kendimi tutamadım.

"Tamam sorun yok, şimdi hiç duymamışız gibi anlat bize. Bizde anlayalım ne var ne yok ?" Dediğimde Gökçe gülümsedi.

"Nazlım haklı, anlat Hakanım bilelim." Dediğinde Hakan göz ucuyla hepimize bakmıştı, daha sonra boğazını temizleyip olaya giriş yaptı.

"Piknik yaptığımız andan beri bakışmaları vardı zaten, kondurmadım o şekil düşünmedim. Bir kere karakterimiz ters ya, hoşlansa benden hoşlanır mı? Bilemedim pek, olumsuz geldi sanırım." Derken kendi kendine konuşuyor gibiydi. Devam etti . " Neyse işte karne günü bir bahaneyle yazdı bana, övüyor sürekli bir şeyler söylüyor. Bende istemediğimi söyledim. O da diyoki sıkıntı yok hallederiz." Gökçe cümlenin üzerine hafifçe kıkırdamıştı çünkü hepimiz biliyorduk ki Tarık'ın o meşhur ' sıkıntı yok hallederiz' lafını.

Ayrıca bunu öyle bir tonla söylüyorduki her duymamızda mutlaka bir kıkırdıyorduk.

" E sen neden istemiyorsun peki?" Diye bir soru gelmişti Cemre'den.

Hakan ise bakışlarını ' gerçekten soruyor musun?'anlamında bir ifadeye sokmuştu.

"Onla ben olabilir miyiz Cemrem?" Dediğinde gözlerindeki kırgınlığı gördüm. Tarık onu kırar diye korkuyordu, Hakan tipine ters kırılgan bir çocuk çünkü.

Ciddiyim tipini görseniz bu mu duygusal diyebilirdiniz. Ama öyle de minnoştu işte.

"Denemeden bilemezsin Hakanım." Dedim ona gülümserken, gözlerini benle buluşturduğunda onu anladığımdan korkmuş olduğunu hissettim.

Nazlı Kuş (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin