-51-

800 85 12
                                    

-Biz ne ara 51 bölüm yazdık ya? Neyse iyi seyirler-

"Sesi fulle Nazo!"

Çığıran dostuma bir kez daha bakıp belimdeki başörtüyü iyice sıktım ve hoparlördeki sesi açarak göbek atmaya devam ettim.

(Antep çiftetellisini hatırlarsınız belki)

Yarınlar yokmuşcasına göbek atıyorduk üç dost, arada bir sesi duyan Arda ortama gelip süslü elti gibi dansa kalkışsada genel haliyle üç kişiydik odada.

"Oğlum çok iyi geldi bu." Demişti Cemre eliyle hayali çamaşırlarını yıkarken.

Gökçe ise omuzlarını büyük bir cilveyle oynatırken "Bana da iyi geldi arada yapalım bunu. Her zaman düğün olmuyor."

Karşılıklı oyunlarımız iyice havalanmışken kapının açılmasıyla kapıya göz ucuyla bakarken hâlâ oynamaya devam ediyorduk. Gelen Emre ve Hakan'dı. Dejavu yaşıyorduk resmen.

"Mahalleden duydukta geldik lan hoba!" Diyerek dansa giren Emre'ye bakıp el şıklatmaya devam ettim.

"Oyun havalarının vazgeçilmez bir numarasını göremedik ama?" Hakan'ın sorduyu soruyla Arda'dan bahsettiğini anlayarak konuşmaya başladım.

"Arada geliyor gidiyor görürsün."

"Lan Emre benden iyi kıvırtıyorsun kıskanıyorum."diyen Cemre ile Emre'yi izlemeye başladım. Haklıydı.

"Ben kız olacaktım varya! Siz kalassanız ben ne yapayım lan?" Diyip oyununa devam etmişti.

"Bu arada biz niye oynuyoruz?" Diyen Gökçe ile omzumun arkasından ona baktım. Doğru ya!

Cemre dışında kimse bilmiyordu.

"Eliz ve birlikte Buket'i çağırdık-.."

"Ne!"

"Ee!"

"Anam durdurun dalağım böbreğime girdi Allah çarpsın, anlatsın sonra yine devam ederiz." Diyen Cemre'ye hak verip müziğin sesini kısmaya gittim. O da böbreğini tutuyordu eğilip.

Emre ise yanına gidip "Gel teyzem gel otur şuraya." Diyip yatağımı göstermişti bağırarak. Cemre'de durur mu? Yapıştırdı ensesine bir tane.

"Hadi anlat!" Demişti Gökçe.

"Başlıyorum."

"Arda! Çay suyu koysana oğlum!" Sakinliğin arasından Emre'nin bağırmasıyla ters ters ona bakmıştık hepimiz. Hayvan gibi sesi vardı zaten. O da omuz silkip "Dedikoduya çay iyi gider bakmayın öyle." Diyip yatağıma zıplamıştı hızla.

Hafif gülümseyerek öğlen olan şeyleri düşündüm hızla ve anlatmaya başladım.

"Nazlı kuşum hala vazgeçmek için geç değil biliyorsun değil mi?" Eliz'in tiksinerek söylediği cümleye karşı gülmek istesemde gülemedim.

"Hayır Elizim, konuşacağız."

"İyi gelsin pezevenk, ne boka yarayacaksa." Son yorumunun üstünden ona bir bakış atıp sigarama dönmüştüm.

Huzurlu bir manzara, huzursuz bir manita. Gözüme tatlı gelsede gülmeyecektim. Elizin huysuz teyzeler gibi davranması çok hoşuma gidiyordu açıkçası.

Birkaç dakika ardından tepeye siyah bir motor yaklaşmasıyla Buket'in geldiğini anlamıştık.

"Aa tek gelmiş yurdunu siktiğim." Diye sessizce söylenmişti Eliz.

Nazlı Kuş (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin