Bölüm 3 - 02 / KAOS TEORİSİ

295 59 17
                                    

"Kaos Teorisi: Sistemlerdeki en küçük farklılıklar, kaotik bir sistemin ayırt edici özelliği olan büyük etkiler üretir..."

Kulübe giden merdivenleri inip içeri girdiğim an kopmaya yakın fırtınanın kokusunu aldım sanki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kulübe giden merdivenleri inip içeri girdiğim an kopmaya yakın fırtınanın kokusunu aldım sanki. Ve içten içe, gelirken birkaç yere uğrayarak oyalanmadığım için şansıma sövdüm. Hâlbuki eminim apartman dairemin hemen karşısında yer alan Mary'nin dükkânındaki hamur işleriyle güne güzel başlamamı sağlayacak birkaç karbonhidrat patlaması yaşayabilirdim. Üç yıldır kendimi hemen her sabah o muhteşem şeylerle şımartıyordum.

Klasik bir Ekim ayı için bile ortalamanın üstünde seyreden havalar yüzünden bir süredir sadece elimde taşımak için kullandığım paltomu masalardan birine bırakırken, zaman kazanmak ister gibi ellerim sabah elime geçirdiğim ilk şey olan gri triko elbisenin üstündeki olmayan kırışıklıkları düzeltti bir süre. Kullanması en kolay şey genelde bunlardı. Ne tam olarak bir barmaid, ne de tam olarak bir öğretmen gibi görünmemekti amacım. Bu yüzden ultra mini olmadığı sürece bir süredir şansımı elbiselerden yana denemeye karar vermiştim. Uzun kollu, askılı, mevsime göre boğazlı olarak formu değişiyor olsa da benim için kullanışlılardı. Hatta hazır başlamışken ayağımdaki siyah çizmeleri de sanki ilk kez görüyormuş gibi inceledim ki az sonra içine çekileceğimi bildiğim gerginlikten önce biraz daha zaman kazanayım. Ancak nihayetinde güne başlamak için cesar vereceğini düşündüğüm derin bir nefes alarak bara doğru yönelip arkasına geçtim.

Boris, bar tezgâhının önündeki taburelerden birine çoktan oturmuş, sadece işi olan barmaidlikte değil arkadaş olarak da Edwin ile benim çoktan sadakatimizi kazanmış sevgilisi Grace'i lafa tutarken, Edwin'in işlerine engel olduğunu belirten ters bakışlarına maruz kalıyordu. Üstelik iki tabure yanındaysa muhtemelen Edwin'in kapı önüne koymaya içinin elvermediği akşamdan kalma sarhoş öğrencilerden biri oturuyordu. Bence bu anlayışın sebebi onlarda daha çok kendi iki, üç sene önceki halini görüyor olmasıydı.

Ancak sarhoşla ilgili çözüm bekleyebilirdi. Önemli olan Boris sorunuyla hızla ilgilenmekti. Edwin adamdan ölesiye nefret ediyordu. Sebebi ise bir gün uyuşturucu satıcısı gibi görünmesiyken, bir diğer gün bardaki kızlara asılarak rahatsız etmesi, hatta yanında kendi gibi serseri arkadaşlarını getirmesi bile olabiliyordu. 

Asıl sorunsa adamın aslında özel bir şirkette muhasebeci olması ve bu saydığı kalıplardan hiç birine uymamasıydı. Takım elbiseli, gözlüklü, dış görünüşü itibariyle derli toplu bir adamdı. Kimseye asılamayacak ve Grace'i nasıl tavladığını düşündürecek kadar da naif ve utangaçtı. Bana göre en fazla dikkat çekmemeyi amaçlayan bir seri katil olabilirdi. Ancak elbette bu düşüncemi kendime saklamayı tercih ediyordum.

Evet, fırsat buldukça soluğu burada kız arkadaşının yanında alıyordu çünkü bence o da en az benim kadar aslında Edwin'in ondan hoşlanmamasının altında yatan sebebi biliyor, ya da en azından hissediyordu.

İntikam KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin