"Size yalnızca sizi düşündüğümü, sizi özlediğimi,yokluğunuzda beni havasız, ışıksız, soğukta bıraktığınızı, yaşamdanuzaklaştırdığınızı söylemedim mi?"
Ben kanepesinde dönüp dururken, Edwin elinde iki kahve kupasıyla hemen yanımdaki tekli koltuğa oturup elindeki fincanlardan birini orta sehpaya bıraktı. Ona bakmasam da dikkati bakışlarının üstümde olduğunu da, artık neden kendime onun süitini mesken edindiğimi de anlatmak zorunda olduğumu biliyordum.
Ancak bu konuya benim gireceğim anlamına da gelmiyordu. Belki kıpırdamadan durursam, uyuduğumu düşünür ve giderdi?
En nihayetinde konuşmayacağımı anlayınca derin bir iç geçirdiğini duydum.
"Uyumadığını biliyorum Scary."
"Bildiğini biliyorum." diye karşılık verdim tek gözümü hafifçe aralayıp.
"Sen zengin değil misin yahu? Neden üç gündür benim kanepemde yatıyorsun söylesene?"
"Aslında teknik açıdan bu da benim kanepem." diye homurdandım.
"Doğru." diye atıldı hemen. "Otelin de senin olduğunu düşünürsek eğer bu da sadece beni burada ne işin olduğunu daha çok düşünmeye itiyor."
Oflamalar ve homurdanmalar eşliğinde yattığım yerden doğrulup, sehpanın üzerindeki kahveyi alarak arkama yaslandım.
Ben anlatmaya nereden başlayacağımı düşünürken, Edwin sessizliğimi bir direniş gibi algılamış olmalı ki, "Sorun ne olursa olsun yanındayım Scary." dedi. Ses tonundaki o şefkat gerilmiş tüm kaslarımla birlikte boğazımda hissetmeye başladığım düğümü bile çözdü sanki.
Ve ona geçen akşam evimde olanları anlatmaya başladım.
Nihayet anlatacaklarım bittiğinde derin sıkıntılı bir iç geçirdi.
"Siktir! Sen aklını mı kaçırdın!" deyip hızla kot pantolonunun cebinden telefonunu çıkartıp birkaç tuşa basarak, telefonu kulağına götürdü. Açıkçası bu soruyu ben de düşünüyordum. Problemim de buydu ya? Karşı tarafın cevap vermesini beklerken öfkeli bakışları üstümdeydi. "Bunu anlatmak için neden bu kadar bekledin ki?"
Neyse ki benim bir cevap vermeme gerek kalmadan kimi aradıysa cevap verdi ve bir akıl sağlığı merkezini aramamış olduğunu umdum.
"Silva, selam." dediği sırada rahatlasam da hala ne yaptığını anlamaya çalışarak koltukta oturmuş öylece ona bakıyordum.
"Senden çok acil bir işle ilgilenmeni isteyeceğim."
Telefonun diğer tarafından gelen konuşmaları birer mırıltı gibi duyabiliyordum, ancak Silva her ne dediyse Edwin kafasını sallayarak onayladı ve "Bugün halledilmesi gerekiyor." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Kırmızısı
RomanceGeçmiş peşinizi bırakmazken, gelecekten ne bekleyebilirdiniz ki? Hiç bir şey! Geçmişinizle, geleceğiz arasında kalırdınız. En kötüsü de bazen peşinize düşen bu geçmişin farkında bile olmazdınız... (Yetişkin içerik)