Benim bu hafta yine bir hastane koşturmam var. Yarın ve öbür gün hastanedeyim ve işim ne zaman biter hiç emin değilim. O yüzden şimdiden bir bölüm atıyorum. Düzenleyebildiğim kadarı bu canlar. İlk fırsatta yeni bir bölüm daha atacağım söz ancak bu hafta yayın günleri kayabilir. Seviliyorsunuz... 💜
Hayretle açılan gözlerim aynalı duvara dönmüş, içeride olan kişinin kim olabileceğiyle ilgili beynim çoktan bir çıkarım yapmıştı.
Hamilton yavaşça ayağa kalkıp, koyu renk takım elbisesinin ceketinin düğmelerini iliklerken gitmeye hazırlandığı belliydi. "Sanırım sizinle sadece ortak bir düşmanı değil, bir dostu da paylaşıyoruz." dedi bana bakıp. "Dedektif Herman ile bir geçmişiniz olduğunu biliyorum..."
Dedektif Herman mı?
Seth mi?
Sanki aklımı okumuş gibi kafasını salladı o an Hamilton. "Kendisi şu an bir süreliğine izinde olduğu için ziyareti tamamen dostça olacak ve hiçbir şekilde kayıtlara geçmeyecek. Ancak bence asıl onun anlatacaklarını dinlemelisiniz." derken bakışları benden Jason'a döndü bir an. Bir sonraki sözlerini söylerken gözleri yine benim üstümde olsa da belli ki lafı Jason içindi. "Böylece sanırım artık açık olmadığımı da düşünmeyeceksinizdir."
Jason, benden çok daha fazla kafası karışmış gibi görünüyordu. Hamilton elini onu davet edercesine kapıya doğru uzatırken, "Bence Bayan Douglas bu ziyareti kendi başına da kaldırabilir." dedi. Bu kez de Jason'a bakıyor olsa da sözleri benim için bir meydan okumaydı.
Jason, "Hiç sanmıyorum..." dese de anında gözlerini bulan uyarır bakışlarım cümlesini yarıda kesmesi için yeterliydi.
"Bırak Bayan Douglas gerçekleri güvendiği eski bir dostundan öğrensin." dediği sırada ses tonundaki imalı ton öfkeden kanımı kaynatmış ve benden kendisine ters bir bakış kazandırmıştı.
Seth dostum değildi, eski sevgilimdi ve belli ki odadaki herkes bunu detaylarıyla biliyordu.
O an bir başka gerçeğin daha farkındaydım aslında. Bana evlilik bağı dolayısıyla, Vincent hakkında zorla ifade verdiremiyorlarsa eğer, cidden beni ikna etmek için çok daha kibar olması gerekiyor olmalıydı. Ancak bu konuda o kadar kendine güveniyordu ki tüm konuşması boyunca bana özellikle Bayan Douglas diyerek bile beni kışkırtmadan duramamıştı. Bu da benim için kötü haber demekti... Çünkü Hamilton ne derse desin, Vincent aleyhine tanıklık edeceğimden bir şekilde adı gibi emindi. Seth'in anlatacaklarından hoşlanmayacağımı biliyordu.
Jason'un, "Scarlett?" diyen kararsız sorusuyla çıktım düşüncelerimden ve kafamı sallayarak onu onayladım. "İdare edebilirim."
"Emin misin?" derken uzanıp destek olmak ister gibi elimi tuttu.
Siktir! Gözlerindeki tedirgin bakış, konunun ne olduğunu bildiğine göre beni daha çok ürkütmeye yetmişti.
Ancak yine de kendimi, "Evet." derken buldum.
"Pekâlâ, o halde seni dışarıda bekliyor olacağım." deyip Hamilton ve diğer iki ajanın peşinden dışarıya çıktı.
Aradan bir dakika geçmemişti ki kapı tekrar açıldı ve bu kez içeri yıllardır görmediğim Seth girdi...
Neredeyse hala aynıydı ama bir şekilde değildi de...
Artık boyu bana hatırladığım kadar uzun gelmemişti mesela? Aslında eskisine oranla çok daha kaslanmış gibiydi ancak o haliyle bile sanki gözümde eskisinden çokta farklı değildi. Geniş omuzlar, özgüvenli duruşlar ve etrafına hâkim o auraya karşı bir bağışıklık kazanmış olmalıydım. Zerre etkilemiyordu beni. Koyu kumral saçları eskisinden çok daha kısaydı mesela, yeşil gözleri ise çok daha görmüş geçirmiş bir ilgiyle bakıyordu bana. Ancak her şeyden çok eksik olan şey; eskiden onu ne zaman görsem karımda uçuşan kelebekler, ya da nefesimi kesen çekiciliğiydi. Hiçbir yoktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Kırmızısı
RomantiekGeçmiş peşinizi bırakmazken, gelecekten ne bekleyebilirdiniz ki? Hiç bir şey! Geçmişinizle, geleceğiz arasında kalırdınız. En kötüsü de bazen peşinize düşen bu geçmişin farkında bile olmazdınız... (Yetişkin içerik)