"Beklemek, ıstırabı uzatmaktan başka bir şey değildi oysa."
Vincent'ın yokluğuyla aradan günler geçiyordu...
Her gün mutlaka en az bir kez sesimi duymak için beni arıyordu. Sohbetlerimiz sıradan bir çiftten farksız değildi. Biraz gülüyor, günümüzden ve neler yaptığımızdan bahsediyorduk. Ancak altta yatan bir gerginlik vardı fazlasıyla farkında olduğum. O gerginlik aramızda duruyor ve gittikçe büyüyor gibi hissediyordum. Ona karşı tam olarak dürüst davranmadığımı hissettiği an başlamıştı bu. Ve tekrar nasıl eskisi gibi olacağımızdan tam olarak emin değildim.
O zamana dek herhangi birini onu özlediğim kadar özlemenin mümkün olduğunu bilmiyordum. Ve telefonda konuşup sesinin o tınısını duyduğum her an, canım biraz daha yanıyordu.
Söz konusu Vincent iken başımın dertte olduğu su götürmez bir gerçekti. Bana dokunduğunda hissettiklerimi, dokunuşlarıma verdiği tepkiyi özlüyordum.
Onsuz her an, sanki biraz daha kayboluyordum.
Soğukkanlı görünmeye çalışıyordum, ama gerçek şu ki deliler gibi canım yanıyordu.
Birlikte geçirdiğimiz zamanın hatıraları zihnimde her an görsel bir şölen gibi geçerken, her şey bir anda daha da gerçek görünmeye başlamıştı. Ve onu incitmiş olabileceğim gerçeği çok canımı sıkıyordu.
Elim her defasında daha ben fark etmeden telefonuma kayıyordu. Her an nasıl olduğunu merak ediyordum. Onu aramak, sesini duymak, ne yaptığını bilmek istiyordum ama bu arzuya direniyordum. İşe boğulmuş olacağını ve uygun olacağı an beni zaten arayacağını düşünerek tutuyordum kendimi. Telefon numarası, rehberimde ezbere bildiğim tek numaraydı, tabi bunun yanı sıra henüz aranmamış tek numara da onunki olabilirdi.
Onun da beni düşünüp düşünmediğini merak ediyordum. Beni özleyip özlemediğini merak ediyordum
İşe giderek, asık suratıma rağmen arkadaşlarımın sohbet etme çabalarına ayak uydurmaya çalışarak, aklım sürekli telefonumun ne zaman çalacağına odaklı ve belki olur da bir sürpriz yapar ve çıkar gelir diye gözüm sürekli kapıyı izleyerek, bekleyerek neredeyse aklımı kaçırma noktasına geldim.
Aradan birkaç hafta geçmişti ki tüm aile Venessa ve Mark'ın evinde toplanıp, yılbaşında kaçırdığımız zamanı telafi etmeye karar vermiştik. Yine herkes orada olacaktı. Anthony, Coral ve Peter...
O gün izinliydim. Edwin ile kulüpte buluşup akşam yemeğine birlikte gitmeye karar vermiştik. Onu kucağında dizüstü bilgisayarıyla, odasındaki kanepelerden birine oturmuş dikkatle bir şeyler okurken buldum.
Her ne okuyorsa dalıp gitmiş gibiydi, tüm dikkati ekrandaydı sanki.
Sırtı bana dönük olduğu için ağzımı açmadan önce o loş ışıkta önce bilgisayarının ekranındaki görüntü çekti dikkatimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Kırmızısı
RomanceGeçmiş peşinizi bırakmazken, gelecekten ne bekleyebilirdiniz ki? Hiç bir şey! Geçmişinizle, geleceğiz arasında kalırdınız. En kötüsü de bazen peşinize düşen bu geçmişin farkında bile olmazdınız... (Yetişkin içerik)