Yarın bölüm atamayacağımdan bugünden atıyordum. Biraz hızlı olmam gerektiği için düzenlemelerden çok emin değilim. O yüzden üzgünüm canlar 💜 Seviliyorsunuz, şimdiden iyi hafta sonları hepinize...
Aradan belki beş dakika bile geçmemişti ki kapının açıldığını duydum. Vincent öylece kapı aralığında dururken her zamanki gibi bakışları beni geniş odanın içinde nerede olduğumu sanki önceden biliyormuş gibi anında buldu. Sonra kafası cidden karışmış gibi Liam'a döndü.
"Ne yapıyorsun Liam?"
"Sizi bekliyorum efendim."
"Neden?"
Bir an ne cevap veremeyeceğini bilemiyormuş gibi gerildiğini hissettim koca devin.
Aynı gerginlik Vincent'ta da vardı ancak çok daha farklı bir boyuttaydı. Çünkü Liam'ın neden orada olduğunu elbette biliyordu.
Bana kaçamak bir bakış attığı sırada, "Git." demekle yetindi ters bir üslupla. Ancak bu konuşmanın o an benim yanımda yapılmayacağını, sadece daha sonra sert bir şekilde devam edeceğini üçümüzde biliyorduk.
Liam kafasını sallayıp giderken ben de gözlerim bayram ederek Vincent'ı dikizlemeye başladım. Lanet Liam'ın üstümde yarattığı boktan ruh hali hızla tuzla buz oldu.
Bu sabah evden spora gitmek için çıktığından onu üstündeki takımıyla görmemiştim. Haftanın en az üç günü özel bir antrenörle Kick Boks ve Krav Maga çalışıyordu. Bir gün ona katılmayı sırf o sırada onu izleyebilmek için kafaya koymuştum aslında ama benim için bile erken bir saatte kalkıp gidiyordu güne zamanında hazır olabilmek için.
Sanırım bu yüzden onu ilk kez görüyormuşum gibi çarpılmıştım. Çünkü kendimi görünüşüne hazırlamamıştım.
Özel dikilmiş yelekli siyah takım bile Vincent'ın dolabında görsem tek başına beni heyecanlandırmaya yeterdi aslında. İçindeki uzun boylu, güçlü vücut bile değildi bu kadar seksi ve baştan çıkarıcı o etkiyi yaratan. Esas olay her zaman o takımları taşıyışında yatıyordu. Özgüven ve zahmetsiz bir zarafetle donatılmıştı. Gözlerindeki karanlık bakışlar, keskin hatlı yüzü, dolgun dudakları ve hafif kemerli burnuyla vahşi bir güzelliği vardı. Ve tüm bunlar öldürücü bir cazibeye ulaşmasını sağlıyordu. Yarattıkları etki çarpıcıydı.
O da bana bakarken aramızdaki havada yine bir şeyler değişti... Sanki tüm odaya yayıldı ve ortaya çıkan o çekim beni görünmez zincirlerle geri dönülmez bir şekilde yine ona bağladı.
Yaydığı o yoğun erkesi hava iyice kuvvetlenmiş, zihnime; özlem, açık saçık ateşli fısıltılar ve sıra dışı seks imgeleri yolluyordu. İnsanın aklını başından alan olağan üstü bir seks...
O da bana yoğun bir arzu ve özlemle bakıyordu. Sanki gözlerinden bir perde kalkmış da gördüğü ilk şey benmişim gibi, ya da nihayet nefes alabiliyormuş gibi. Sanki her şeyden çok bana ihtiyacı varmış gibi.
Sanki bir şeye delicesine tutulup kalmış gibi?
Bana mesela?
Kapıyı açtığı an onu takip edermiş gibi hemen arkasında beliren Simon bir şeyler anlatıp duruyordu. Arayan kişiler, bir sonraki görüşmeler, bekleyen imzalar...
Ancak ne o, ne de ben duymuyorduk.
Vincent'da bir an sonra düşüncelerimi kanıtlar gibi, "Telefon bağlama Simon." diyerek kapıyı suratına kapatıp içeri girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam Kırmızısı
RomanceGeçmiş peşinizi bırakmazken, gelecekten ne bekleyebilirdiniz ki? Hiç bir şey! Geçmişinizle, geleceğiz arasında kalırdınız. En kötüsü de bazen peşinize düşen bu geçmişin farkında bile olmazdınız... (Yetişkin içerik)