Bölüm 3 -25 / FAR DARRIG

315 58 41
                                    

İlginçtir, sana kusursuz gözüken bir yol felaketin olurken, tam tersine, kusurlu gözüken bir yol sana güven ve esenlik sağlayabilir

İlginçtir, sana kusursuz gözüken bir yol felaketin olurken, tam tersine, kusurlu gözüken bir yol sana güven ve esenlik sağlayabilir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beş dakika sonra dış camında büyük harflerle "Far Darrig" yazan ve biraz bile dikkat çekmeyen bir lokantaya girmiştik. Küçüktü ancak dışarıdan ne kadar köhne görünürse görünsün içerideki atmosferi sevmiştim hemen. Kesinlikle geleneksel bir havası vardı. Duvar kenarları koltuklu geniş masalarla kaplıyken daha küçük ve en fazla iki kişilik olanları orta alanı kaplıyordu. Bir köşede ufak bir bar tezgâhı bile vardı. İçerisi üç renkten ibaretti. Koltukların kaplamaları yeşil, sandalyelerinki ise turuncuydu. Bunun dışında her yer beyaz ve sadeydi.

Pek kalabalıkta değildi. Vincent ve ben hariç içeride sadece kahvaltılarını yapan bir kaç kişi vardı.

Kapı girişindeki kasanın başında oturan adam Vincent'ı gördüğü an bir neşeli bir kahkaha atıp ayağa kalkarak hızla yanımıza geldi.

Ellilerinin ortasında gibi görünüyordu. Boyu neredeyse Vincent kadar uzundu. Kocaman sevimli bir göbeği vardı. Ensesine gelen kıvırcık saçları çoktan beyazlamıştı. Görüp geçirmiş gibi görünen mavi gözleri yanımdaki adama bakarken sevgiyle ışıldıyordu sanki.

Ancak en tuhafı kafasındaki kırmızı kasket ve beyaz gömleğinin üstüne boynundan bir kurdeleyle bağlı duran kırmızı kısa pelerindi.

"Dia duit buachaill!" diye selamladı Vincent'ı yüzünde kocaman bir gülümsemeyle.

Vincent gözlerini devirse de içten bir şekilde gülümsüyordu adama. Hatta çok ender bir şekilde yaptığı gibi gülümsemesi gözlerine bile yansıyordu.

"Maidin mhaith Niall." 

A harfini yine "ah" veya "aw" gibi telaffuz ederek kendi dillerinde, İrlandaca konuşuyorlardı.

Adam tek kaşını şüpheyle kaldırıp bakışlarını bana çevirdi ve "Cé hé an cailín álainn seo?" diye sordu Vincent'a.

"Mo chailín." derken sırıtıyordu. O an hakkımda konuştukları belliydi ve kötü bir şey söylemiyor olduğunu umuyordum.

Ancak adamın üstümdeki gözleri hızla yumuşarken bu kez bana da tıpkı Vincent'a olduğu gibi içtenlikle gülümsemeye başlamıştı. Ardından duraksamadan uzanıp iki elimi birden samimiyetle tutarak, "Hoş geldiniz hanımefendi." dedi benim dilimde. Ancak Vincent'ın aksine hala ağır bir aksanı vardı.

"Teşekkür ederim." diye karşılık verdim. "Gördüğüm kadarıyla çok güzel bir yeriniz var."

"Bana Niall de lütfen."

Kafamı sallayarak onu onayladım. "Sadece sen de bana Scarlett dersen."

Bir kahkaha atıp tekrar Vincent'a döndü. "An bhfuil grá agat di?"

İntikam KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin