Bölüm 3 - 01 / ATEŞ

340 56 59
                                    


"İç çekişlerin buğusuyla yükselen bir dumandır sevgi. Duman dağılınca, tutuşan bir ateş olur âşıkların gözlerinde."

Hayat belki de gelecekle ilgili beklentileri bir kenara bırakıp, sadece o güne odaklandığımız an bizim için işleri daha kolay hale getiriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayat belki de gelecekle ilgili beklentileri bir kenara bırakıp, sadece o güne odaklandığımız an bizim için işleri daha kolay hale getiriyordu. 

Belki bu da onun "Sen bakarken yapamıyorum." demesinin bir yoluydu. 

Tabi bu da bir şekilde bize bağlıydı. Eğer kontrolü ele almazsak da o bizi yönetmeye başlıyordu. Bizi beklemeden geçip giderken onu görmezden gelemezdik. Çünkü ilk başta kendini yok sayanları harcardı. Devam etmek her zaman için doğru olandı. 

Ben de öyle yapmaya çalıştım...

Sadece o kontrole ve tek bir ana odaklandım, bu güne! 

New York'tan ayrılıp da tüm o kalp kırıklıklarını geride bırakmanın rahatlığı paha biçilemezdi. Yeni bir yerde ne istersem olabilirdim, kimse vermek istediğim bilgiden fazlasına kolay kolay ulaşamazdı.

En nihayetinde ise Edwin ile birlikte Boston'a taşınalı iki yılı çoktan geçmiş ve çok ender anlar haricinde o kontrolün elimden kayıp gittiğini hiç hissetmemiştim. Geçmiş geri dönüp baktığımda hala beni girdabına kapıp götürecek kadar güçlüydü bazen, ancak çoğunlukla bahsettiğim o kontrol bendeydi. Umut bakmasını bilirsek her yerde değildi tabi ama en azından kendimizi mutlu edecek küçük şeyler her yerdeydi.

Bazen yağmurlu bir günde, ya da günesin batışını izlerken içilen o kahve yanında her şeyi unutacak kadar bir kitaba dalıp gitmekteydi. Yağmur kokusuyla dolu bir günde umursamazca yürüyüp, ıslanmayı kafaya takmadığımız o andaydı. İlk defa denediğin ya da kendin için özenerek yaptığın bir kokteylin keyfindeydi. Okyanusa düşen yakamozu izlerken ayaklarında hissettiğin o ıslak kum hissindeydi. Dans pistinde kimseyi umursamadan dans etmekte, ya da o an ruh haline en uygun müziği dinlerken bulduğun huzurdaydı. Meydandaki bir kafeye oturup, gelip geçen insanları izlerken bir an için bile olsa hayatın dışına çıkabilmekteydi. Yanımızda; ne olursa olsun, ne kadar kötü ve dibe vurmuş olursak olalım bizi tutup oradan çıkartabilecek, hayat bizi yalnızlığa ve yenilgiye mahkûm ettiğinde bile yanımızda durup bizimle o cezaya katlanabilecek ve her şeyden önemlisi tutunmak , destek almak ve girdiğimiz bataktan çıkabilmek için sarılabileceğimiz insanların olduğunu bilmekteydi.

Ve belki de sonsuza kadar kaybettiğimizi bildiğimiz insanların yokluğu hala bize ölümle yaşam arasındaki o arafta kaldığımızı hissettiriyor olsa da, dönüp arkamıza baktığımızda artık sadece ölüm ve yokluklarının acısını değil, güzel günleri de hatırlayabilmekti. Nihayetinde artık Cary'yi gülümseyerek anabilmekti...

İntikam KırmızısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin