3.Bölüm

7.3K 249 7
                                    

"Abi... Ne yapıcam ben şimdi?"
"Ne duruyorsun Pars hadi yanına git."
"Ben tek gidemem lütfen benimle gelin."
"Geliriz elbet aslanım. Seni ne zaman tek bıraktık biz."
"Sağolun komutanım."

Sivil kıyafetlerimizi giyip askeriyeden çıktık. Benim arabama Devrim abi ve Hazal; yüzbaşının arabasına da Kaan, Barış bindi. Sessiz geçen bir yolculuğun ardından hastaneye vardık. Danışmaya yaklaşıp görevliyle konuşmaya başladım.
Bende dahil herkes gergindi.
"Pardon sabah kimliksiz bir hasta getirilmişti. Durumunu öğrenebilirmiyim?"
Asker kimliğimi çıkarıp kadına gösterdim.
"Tabi."
Bilgisayarında göz gezdirdikten sonra tekrar bana döndü.
"Hasta yoğun bakıma alınmış. 5.kat 6 numaralı yoğun bakım ünitesi."
"Teşekkür ederim."
Hızlıca 5.kata çıktık. Yoğun bakım ünitesinin önüne geldiğimizde camdan ona bakmaya başladım.
İçeride 1 doktor 2 hemşire vardı. Çıktıkları an doktora yöneldim, sorular sormaya başladım.

"Beyefendi lütfen sakin olun." doktor koluma dokunarak beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Hastanın neyi oluyorsunuz?"
Ne diyebilirdimki bu soruya. Duraksadım. Yanımdakilerden destek almak istercesine yüzlerine baktım.
"Nişanlısıyım." dedim.
"Hastanın kimlik kaydı yapılmamış o işlemleri halletmeniz gerekiyor. Durumuna gelirsekte..."
"Evet dinliyorum?"
"Hasta getirildiğinde hiç iyi değildi. Çok kan kaybetmişti. Fakat bünyesi güçlüydü ameliyatta dayandı. Vucudundaki kurşunu çıkardık. Şuan durumu stabil. Hayati tehlikesi de yok. Uyandığında yoğun bakımdan çıkarıp odaya alıcaz. Geçmiş olsun."
"Teşekkür ederim."

Genç adam camın karşısına geçti. Sevdiği kadını izlemeye başladı. 2 yıldır yüzünü görmediği kadının her bir zerresine tekrar tekrar baktı. Binlerce kez şükretti içinden. Ona yeniden kavuştuğu için. Fakat Parsın bilmediği bir şey vardı.İlişkileri hiçte tahmin ettiği gibi olmayacak. Hatta kaderin öyle oyunları varki herkes şok olacak. Kartlar yeniden dağıtılacak. Kader ağlarını örüyor...

Doğu çalan telefonunu cebinden çıkardı. Ekranda gördüğü isimle koridorun diğer ucuna doğru yürümeye başladı. Kardeşi Beren arıyordu.

25 yaşında olan kardeşi yaklaşık 1 yıldır görev yapan bir doktordu.

"Efendim abicim."
"Canım abim, nasılsın?"
"İyiyim Beren. Sen?"
"İyi bende.Ben seni şey demek için arayacaktım. Ben başka bir hastaneye geçecektim ya"
"Evet."
"Hah işte bugün orda ilk günüm."
"Hangi hastane? Ayrıca bana niye önceden söylemedin. Araştırırdım hastaneyi."
"....... Hastanesi. Şehirdeki tüm doktorlar oraya geçmeye çalışıyor. İyi olduğundan emin olabilirsin."
"Ben zaten ordayım şuan."
"Ne? Yaralandınmı, bişey mi oldu abi."
"Hayır Beren. Parsın bi yakını burda. Onunla birlikte geldim."
"Ay çok korkuttun abi. Neyse hemen yanınıza geliyorum."
"Gel başımın belası gel."
"Her zaman abicim. Öptüm bb."

2 gün sonra
Güneşin gözlerini açtığını gördüğüm an hemen doktoruna seslendim. İki gündür tüm ekip burdaydık göndermek istesemde gitmemişlerdi.
Doktor içeri girdi.Çıktığında iyi şeyler söylesin diye yüzüne umutla baktım.
" Hasta gayet iyi. 3-4 gün daha gözetim altında kaldıktan sonra taburcu olabilir. Birazdan odaya alınıcak. Tek sorun kendisi konuşmuyor. Herhangi bir sağlık sorunu yok. Bu yüzden kendi isteğiyle konuşmadığını düşünüyorum. Geçmiş olsun." diyip gitti.

"Bunu da atlattık çok şükür" diyen Devrim abi yanıma gelip sarıldı. Onun ardından herkes tek tek gelip sarıldı.
"Komutanım sizce neden konuşmuyor." Yönelttiğim soruyla düşünmeye başlayan Doğu sorumu hemen cevapladı.
"Daha önce bu tarz göreve çıkan birini hiç görmemiştim ama görevin kurallarından olabilir. Sonuçta kendisi şuan kaynaklarda ölü."
Derin bir nefes aldım. Yaşadıklarım çok yormuştu. Onu kaybetmek ardından aslında yaşadığını öğrenmek kolay değildi.

Güneş'in DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin