33.bölüm

1.3K 99 4
                                    

Güneşin anı defterinden
Herşeyi tek başına halletmiş olmanın yorgunluğu var üzerimde. Hiçbişey beni yıkamadı ama herşeyi tek başıma yaptığımı farkettiğim an varya işte o an yıkıldım ben. Çevremdeki bu kalabalık bana geçmişteki yalnızlığımı hatırlatıyor. Aslında yalnızlığım artık üzmüyor beni, aklıma geldikçe içim sızlamıyor artık.

Geçmişimi kabul edip ders çıkarıyorum, kötü anılardan kaçmıyorum artık. Önce çocukluğumun yaralarını sardım. Şimdi sıra gençliğimde, 20 li yaşlarımda.

Hayatımda ilk defa babamın güvenli kolları arasında ağlıyordum. Baba güven demekmiş, sevgi demekmiş yeni öğreniyorum.
Babam başımın üzerine minik öpücükler konudururken bir yanda beni rahatlatmak için sırtımı sıvazlıyordu.

Kendime geldiğimde başımı kaldırıp babama baktım. Göz göze geldik. Elini kaldırıp yavaşça gözyaşlarımı sildi.
O sırada abim de gelmişti, o da bizim gibi yere çöktü.
Utanıp yüzümü yere eğdim.

"Daha iyi misin Güneş?" abimin sorusuna cevap vermeyince babam
"Gözümün nuru ne olur bişey söyle." diye fısıldadı.
"Ben... İyi değilim."
"Neydi seni bu kadar üzen kabus?"
Yüz ifadelerini göremesemde seslerinden endişeli oldukları anlaşılıyordu.
"Ka-bus değil-di.Yaşadığım bir olaydı."
"Nasıl bir olay?"

Öğrenmek sadece üzülmelerine sebep olacaktı. Odada sadece nefes alış-veriş lerimizin sesi varken ağlamaktan kısılmış sesimle anlatmaya başladım.

"Ben yıllar önce biriyle nişanlıydım. Bi gün hastayım, 38 derece ateşim vardı. Nişanlımın gitmesi gerekti, bende evde dinleniyorum. Uyurken kapı sesine uyandım. Hastaydım falan ama askerim sonuçta en küçük sese uyanırım. Ateşin verdiği bilinç kaybıyla gelenin nişanlım olduğunu düşündüm ve tekrar uyudum. Aslında gelen nişanlım değilmiş, teroristlermiş." durup duyduklarını sindirmeleri için onlara zaman tanıdım. Ardından içime derin bir nefes çekerek devam ettim.

"Ben o gün sabaha kadar işkence gördüm. O günden beri de uyku problemim var. Aslında uyumazdım ben o zaman böyle olmazdı ama abim ben uyuyunca gitmiş. Güvende hissediyordum o gidene kadar çünkü bu oda çok yabancı bana. "

Babamın belime sardığı kolları öyle kuvvetlenmişti ki bir an nefes alamadığımı düşündüm. Beni yaşadığım yaşayacağım herşeyden koruma içgüdüsüyle sıkı sıkı sarmıştı kollarını.

"Sonra?"
"Buket buldu beni, hastaneye falan götürdü."
"Nişanlın olacak adam neredeydi?"
Babamın kolları gevşeyince kollarının arasından çıktım. Sırtıma yatağa yaslayıp dizlerimi kendime çektim.
"Olan oldu,bitti. Onunla ilişkimiz bazı sebeplerden bitti. Ayrıca biz askeriz Cihangir bey böyle olaylar yaşadık ve yaşayacağız."
"Yaşamaman için elimden gelen herşeyi yapacağım."

"Kapatalım bu konuyu. Sizi de uykunuzdan ettim. Lütfen uykunuza devam edin."
"Aliye, Bora siz gidin hadi." babam Aliye hanımı ve abimi gönderse de kendi gitmedi.
"Cihangir-"
"Gözümün nuru sen uyumadan gözüme uyku girmez benim."
Yatağa oturduğunda dizine vurdu.
Burukça gülümsedim ve dizine yattım. Ellerini saçlarımda gezdirdi ve saçımı okşamaya başladı.

Saçlarımla oynandığında kısa sürede uykumun geldiğini söylemiş miydim?
Bu sefer rüyasız, deliksiz bir uykuya kapadım gözlerimi. Uyandığımda babamı uyandırmamaya çalışarak telefonumdan saate baktım.Güneş yeni doğmuştu, saat 7 olmuştu.

Albay babanın bordo bereli kızı olarak operasyondaymış gibi sessizce odadan kıyafetlerimi alıp çıktım. Mecburen dün gece giydiklerimi giyecektim. Üzerimi değiştirip mutfağa yöneldim. Madem erken kalkmıştım, kahvaltı hazırlayabilirdim.

Güneş'in DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin