12.bölüm

3K 152 5
                                    

"Gittiğimde direkt sorgu odasına aldılar beni. 2 asker vardı odada. Biri oturdu karşıma biri de odada volta atıp durdu. Karşımda oturan asker başladı sormaya.Çok karışık sorular sordu,kekeleyip es verecek miyim diye dikkatlice dinledi. Hepsine cevap verdim çok şükür. En son dedi ki ailen vatan haini. O an yok olmak istedim. Yer yarılsa da içine gireyim dedim.Zaman durdu.Hayatımdaki herşey önemini yitirdi.Zaman sanki beni içine çekip yok etmek istiyormuş gibi duraksadı.Ama dik duruşumdan ödün vermedim. Eğmedim başımı çünkü ben suçlu değildim. İhanet eden kalleşlerden biri değildim. "

Bana dönüp
"Komutanım sağolsun,desteği olmasa ne yapardım bilmiyorum. Nezerette kaldığım geceler, savcı tarafından sorgulandığım o an, hakim karşına çıktığım zaman hiç başımı eğmedim dimdik durdum. Cümleleriniz, bana olan güveniniz içime işledi." dedi Barış.
Birşey söylemeye gücüm olmadığı için sadece gülümsedim.

"O an hain olduğunu sanmasınlar diye dimdik durdun ama ailenin terorist çıkması seni mahvetti biliyorum. Bağırıp çağırmak, neden diye haykırmak istedin değil mi?"
Doğunun kurduğu her cümlede Barışın gözü doldu ardından sol gözünden bir damla yaş süzüldü.

" Komutanım..." dedi sesi titrerken.
" Ailem vatan hainiymiş. "
" Vatan haini. "Her cümlesinden sonra duraksaması, bu cümleleri kurmanın onun için ne kadar zor olduğunu gözler önüne seriyordu.
" Hani bizim bir karış toprağını vermemek için kanımızı akıttığımız, al bayrağımızın dalgalandığı vatanımız..."
"Ben onlarla yaşadığım da hep para konuşurlardı. Nerden kar ederiz, nasıl daha zengin oluruz diye. Ben vatanlarını satacak kadar paragöz olduklarını bilmiyordum."
"Çok canım yanıyo."

Kaanın ona sarılmasıyla Barış ağlamaya başladı. Ailesiz büyüyüp güven duygusunu tamamen kaybetmiş biri olarak onu çok anlamasamda. Gözlerine bakmam o yarayı görmem için yeterliydi. Ben hep gözlerin çok şey anlattığını düşünürüm. Biriyle konuşmaktan çok gözlerine bakarak anlaşmak isterim. Çünkü gözler kelimeler olmadan konuşur.

Barış sakinleştiğinde Devrim abi ve Doğu onunla özel konuşmak istedi. Üçü yanımızdan ayrılırken 4 kişi kalmıştık.
"Çok trajikomik değil mi?" diye sordu Kaan. Ani sorusuyla ona dönüp
"Ne?" dedim.
"Timde Doğu abim ve Devrim abim dışındaki herkesin ailesinden bir yarası olması, hatta ailesi olmaması bence çok trajikomik. "
"Sizde mi?" diye mırıldandım.
"Kardeşim var benim, daha doğrusu vardı."diyerek anlatmaya başladı Kaan.
"Tek çocuksun diye biliyordum." dedim.
"Öyleyim zaten şuan ama eskiden öyle değildim."
Acı bi tebessüm oluştu herkesin yüzünde. Bense bilmediğim için ifadesiz kaldım.

"Biz Şırnakta yaşıyorduk,kardeşimde bende çok küçüktük. Köyde hasta olan yaşlı bi kadın vardı. Birden fenalaştı. O sırada kimse olmayınca mecburen annem hastaneye gitti onunla. Kardeşimi bana emanet etmişti. O gün teroristler köye saldırdı.Çocukları toplayıp götürnek istediler. Kardeşimi korumak için mücadele ettim. Ben karşı koydukça dövdüler. En son yığılıp kalmışım. Öldü sanıp bırakmışlar beni. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Ailem beni suçladı. Kardeşim ve kaçırılan diğer çocuklar bulunamayınca beni terk edip Bursaya yerleştiler. Haklılarda, onu koruyamadım. Suçluyum biliyorum."

Kaanın anlattıklarıyla nefesim kesilirken gidip ona sarıldım.
Sonra kafasını omzuma yasladı. Bende saçlarıyla oynamaya başladım. Mayıştı, gözleri kapanırken
"Ablam senin hiç bi suçun yok. Sen tanıdığım en iyi abisin."diye fısıldadım.Duyduğunu biliyordum.

(Tarih:10.08.2023)
Gecenin ilerleyen saatlerinde odalara dağılıp uyuduk. Sabah erkenden kalkıp kahvaltı ettik.
Şimdi de Binbaşı Hale, Yüzbaşı Nil, Yüzbaşı Yaman ve timimle birlikte arazi keşfi için toplantıda bahsi geçen dağa geldik. Dağın yüksekliği fazla olmadığı için teroristlere müdahalemiz kolay olacak.

Güneş'in DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin