Babamı ikna ettim ve bir hafta idare edebilecek kadar eşya almak için odalarımıza dağıldık.
Evimde eşyalarım, kıyafetlerim vardı elbette ama burada bulunan önemli eşyalarımı almalıydım.
Benim eve vardığımızda kapımı açıp önden girmelerini bekledim. Evime ikinci gelişleriydi bu.İlk geldiklerinde süpriz yapmışlardı.Doğunun ailesiyle tanıştıkları gündü. O anlar aklıma gelince gülümsedim.
Ayakta durduklarını farkedince
Abimin kolundan tutup içeri yönlendirdim. Oturma odasına geçip koltuklara oturduk."Şimdi şöyle, evde 4 oda var aslında; Benim odam, misafir odası, oturma odası ve boş bir oda."
"Misafir odasında Buketler kaldığı için 2 kişilik yer var orada.Abicim sende benimle uyursun heralde."
Abim gülümseyip
"Bu fırsatı hiç kaçırırmıyım."dedi.
"Oda işini de hallettiğimize göre siz yerleşin.Sonra da yemek yiyelim."Abimi odama götürüp eşyalarını yerleştirebilmesi için dolabımda boş olan kısmı gösterdim.
Ardından misafir odasına geçip orada bulunan yatağın örtülerini değiştirdim. Oda da dolap olduğu için babam ve Aliye teyze eşyalarını oraya yerleştiriyordu.
Onlar yerleşirken bende mutfağa girdim. Uzun süredir eve uğramadığım için buzdolabı boştu.
Odaya geri dönüp markete gideceğimi söyledim."Bende geliyorum Güneş."
Abimde benimle gelmek isteyince babamlarla vedalaşıp evden çıktık.
İki araba dolusu alışveriş yapmıştık. Hem evde hiçbir şey olmaması hemde bir hafta kalacak olmamız bunu gerektirmişti.Eve dönüp aldıklarımızı yerleştirdik. Aliye teyze de yemek yapmaya başladı.Yemek yedikten sonra çay faslına geçmiştik. Hatta bi ara Doğu gelmişti. Ona olanları anlatıp sıkı sıkı sarılmıştım.
Şimdiyse oturma odasında sohbet ederek çay içiyorduk.Aklıma gelen şeyle ayağa kalktım.
"Ne oldu kızım?"
"Bir keresinde size evime geldiğinizde gitar çalacağımı söylemiştim, onu gerçekleştireceğim."
Odama gidip özenle sakladığım Doğunun bana hediyesi olan gitarı çantasından çıkardım. Oturma odasına geri dönüp kalktığım yere oturdum.Gitarı çalabilceğim bi pozisyona geçip
"İstek şarkı var mı? "diye sordum.
Birkaç şarkı çalmış tüm iltifatları toplamıştım.Biraz daha oturduktan sonra gitarımı yerine koymak için odaya döndüm. Babam da arkamdan gelmişti. Bir süre birbirimize baktık. Kendimle olan iç hesaplaşmam yine belirmişti.
Bir yanım tüm yaralarımı babama göstermek istiyor, yaraları öpülsün istiyordu.Öpünce geçer derlerdi geçer miydi sahiden?
Bir yanım da bunun bencillik olduğunu babamı üzmeye hakkım olmadığını söylüyordu.
"Baba." dedim söyleyemediğim 27 yıla inat.
"Kızım."dedi içi gider gibi.
"Gelsene, sana göstermek istediğim birşey var. "
Dolabımdan eski ahşap bir kutu çıkardım. Yatağa oturduğumda babam da içeri girip yanıma oturdu.Kutuyu açıp içindekilere baktım. İlk olarak oldukça yıpranmış siyah beyaz fotoğrafı elime alıp babama uzattım. Fotoğrafı alıp dikkatlice inceledi.
"Fotoğraftaki küçük kız benim. Yanımdaki de yetimhanemizin sahibi Fatma hanım. Beni çok severdi, hiç yanından ayırmazdı. İsmimi de o koymuş zaten."
Babam elindeki fotoğrafı en değerli hazinesiymiş gibi tutarken bir yandan da dikkatlice beni dinliyordu.
Yetimhanelerde fotoğraflar toplu olarak yılda bir kez çekilirdi, o dönemlerde. Fotoğraf makinaları şimdiki gibi yaygın değildi. Toplu çekindiğimiz fotoğrafın ardından Fatma hanım parasını ödeyerek ikimizin fotoğrafını da çektirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'in Doğuşu
Ficção AdolescenteÇizdiğim ilk resim yetimhanemizin bahçesinde dalgalanan bayrağımdı. Çocukların ilk resimleri genelde küçük bir ev, bahçe, salıncak ve ailesinin olduğu resimler olurdu. Çünkü güvende hissettiği ilk yer ailesiydi. Çok sonra öğrenirdi vatanını bayrağın...