29.bölüm

1.4K 92 3
                                    

Timle içtima yaparken acil operasyon emri geldi ve hızlıca albayın odasına gittik.
"Yüzbaşı Doğu Öztürk, Zemheri timi emir ve görüşlerinize hazırdır albayım."
"Asker bu operasyonda zamanla yarışacaksın, görevin saldırıya uğrayan okul servisindeki sivilleri kurtarmak. Zaman kaybetmeyin çıkabilirsiniz."
"Emredersiniz." dedik hep bir ağızdan ve hızlıca teçhizat odasına gidip hazırlandık.

Araçlarla yola çıktığımızda herkes ciddiyetle göreve odaklanmıştı. Konu siviller, özellikle de çocuklar olunca akan sular duruyordu.

Bize yoldayken gelen bilgiye göre okul servisi gezi için okuldan çıkmış giderken de saldırıya uğramışlar.

Kordinatlara yaklaştığımızda silah sesleri gelmeye başladı. Hızlıca araçlardan inip çatışmanın olduğu bölgeye vardık. Anladığım kadarıyşa servis 4 yolun kesiştiği bir kavşakta karşıdan gelen teroristlerin aracıyla aniden durmak zorunda kalmış. Bizden önce gelen askerler teroristlerim solundan gelmiş çatışmaya başlamıştı. Bizden sağdan teroristlerin etrafını sardığımızda köşeye sıkıştılar.

"Zeren yerleşecek bir yer bul."
"Emredersiniz."
"Fırnıta, Alkız benimle çatışmaya devam edin. Hüma, Gencer, Barlas dikkatlice servise gidin. Sivilleri korumaya alın."
"Emredersiniz." Doğunun emriyle Kaan, Barış ve ben servise yaklaşmak için plan yaptık.

Sivillerin çığlıkları kulaklarımdayken Barışa dönüp
"Gencer sen servise yaklaş Barlasla seni koruyacağız." dedim.
"Emredersiniz komutanım."
Barış siper aldığı yerden dikkatlice çıkarken biz de Kaanla ona koruma ateşiyle yardım ettik.

Barış araca yaklaştığında çatışma bitti. Son teroristi de alnından bir kurşunla ben öldürmüştüm.
"Bölgeyi kontrol edin." Doğunun kulaklıktan gelen sesiyle Kaana döndüm.
"Biz de sivillerin yanına gidelim."

Barışın yanına geldiğimde şoförün yaralı olduğunu farkettim.
"Barış durum bildir."
"Maalesef komutanım."
"Başımız sağolsun."
"Vatan sağolsun."
"Arka tarafın kapısını aç, Barlas içeri girip sivilleri kontrol et."

Güneş ve Barış servis şoförünün naşını araçtan indirip üzerini örttü. O sırada Kaan açılan servis kapısından içeri girdi. Genç bir kadın ve yaklaşık on öğrenci yere çökmüş ve birbirlerine sarılmışlardı.

Kaan
"Korkmayın tehlike geçti, Türk askeriyim ben." dedi.
Genç kadın korkulu dolu gözlerini öğrencilerinden ayırıp Kaana baktı.
Göz göze geldikleri an genç kadının kalbine bir tohum düştü. Şuan farketmese de o tohum büyük bir sevdanın başlangıcıydı.

Kaan hiç istemese de gözlerini genç öğretmenden ayırıp çocukları kontrol etti. İçlerinden biri
"Sen gerçekten asker misin, bizi kurtarmaya mı geldin?" diye sordu.
"Evet ben Teğmen Kaan Yılmaz sizi korumak için geldim." dedi. Sonra öğretmene dönüp
"Artık araçtan çıkabilirsiniz." diye mırıldandı. Genç kadın hala şoku atlatamadığı için yerinden kıpırdamıyordu. İlk defa böyle bir şey yaşadığı açıktı.

"Hanımefendi güvendesiniz artık. Endişelenecek bir durum kalmadı." diyip güven verircesine koluna dokundu.Yavaşça başını sallayan genç kadın öğrencileriyle araçtan indi. O sırada Güneş ve Barış da yanlarına geldi.

Güneş eğilip çocuklara
"İyi misiniz çocuklar, yarası olan var mı? "diye sordu. Hiçbirinden ses çıkmamıştı.
"Peki o halde. "

Timin diğer üyeleri de geldiğinde çocukları ilgili birimlere teslim ettiler. Sadece genç öğretmen kalmıştı. O da yolun kenarına oturmuş ağlıyordu. Genç kadın birden aklına gelen şeyle ayağa kalktı.
"Ahmet abi nerde?"
Kaan, Güneş ve Barış genç kadının kimi sorduğunu anlamıştı.
"Ahmet abi, soförümüz o nerde?" diye sorusunu yeniledi kadın. Bir yandan da hıçkırıyordu.

Güneş'in DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin