16.bölüm

2.5K 118 1
                                    

Güneşin anı defterinden 13.09.2023 tarihli yazısı
Herkese göre farklıdır ama bence insan önce aşık oluyo eğer o kişi doğru insan ise seviyo, yani sevdalanıyor. Kimine göre aşk hevestir ama bence öyle değil.Ayrıca gerçek aşk ve sevda kişinin dış görünüşüne değil ruhuna olur.Bedenim hep böyle kalmayacak önce yaşlanacak sonra da çürüyecek ama ruhum hep benimle kalacak.Gözlerini seviyorum diye beni görünüşüne aşık sanma. Ben ruhunu en çok gözlerinden gördüğüm için, gözler ruhun aynası olduğu için gözlerini seviyorum.
Son olarak eklemek isterim ki aşk ve sevda sadece insanlara değil.Mesela ben vatanıma da, bayrağıma da sevdalıyım.

Birden kolumdan tutup beni çekti. Dengemi kaybetmemi sağladığında dizine oturmak zorunda kalmıştım.
"Doğu!"
"Kızma hemen sana bişey göstermek istiyorum."
Sessiz kalmamı onay kabul etmiş olmalı ki elimi alıp kalbinin üzerine koydu.
"Çok hızlı atıyor, sanki koşmuşsun gibi."
"Seni gördüğüm an oluyor, sence hastalığımın çaresi varmı?"
"Bilmem, bulursan bana da söyle ama."
Kastettiğim şeyi anlayınca yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. O gülümseyince bende gülümsedim.

"Güneş tüm yaralarını hissedebiliyorum. Hepsini tek tek sarmana yardım edeceğim."
"Ediyosun zaten."
"Nasıl yani?" Elimi kalbinden çekip bakışlarımı ellerime indirdim.
"Ben hiçbir yerde güvende hissetmiyordum.Bi asker olarak sürekli tetikte olmaktan daha farklı bi durum. Uyuyamayacak kadar.Uzun zaman sonra ilk defa senin omzunda, senin kokunla uyudum. Kabussuz, deliksiz..."
Eliyle çenemi tutup kafamı kaldırmamı sağladığında göz göze geldik.
"Ne yaptılar sana bal?"
"Doğu..."
"Şşş anlat diye sormuyorum. Sadece şunu bil ;her daim dinlerim,ne anlatırsan anlat."

Elimden tutup beni ayağa kaldırdığında
"Sahilde biraz yürüyelim sonra da bizimkilerin yanına gider kahvaltı ederiz." dedi.
"Olur, yürüyelim."
Güneşin doğuşunu izleyerek yürümeye başladık. El ele tutuşmuş yürürken
"Kız kardeşin olduğunu duymuştum."dedim.
" Evet, iki kardeşiz bi ben bi de Beren. Beren yeni doktor oldu. Hatta şuan senin tedavi gördüğün hastanede doktor. "

"Ailen peki? "
"Annem de babam da Hakkarideler ama ayrılar. Ben lisedeyken boşandılar. "
" Boşanmış olmaları sana ne hissettiriyor?"
"Boşandıkları için mutluyum öteki türlü sürekli kavga edip tartışıyorlardı."
"İkisiyle de görüşüyor musun?"
"Hıhı, sürekli görüşüyoruz hatta özel günlerde de hep birlikteyiz.Doğum günlerinde falan."
"Ne güzel, boşanmalarına rağmen görüşebiliyorlar."
"Öyle."

"Ekibe ve aileme söylemem de bir sakınca yok dimi?" değişen konuyla aklımı toparlayamadığım için
"Neyi?" diye sordum.
"Bizi."
Aile kısmı beni endişelendirsede istekli halini reddedemedim.
"Hayır sorun olmaz."
O sırada Doğunun telefonu çaldı. Cebinden telefonu çıkarıp aramayı cevapladı.
"Efendim Ahu?"
......
"Tamam geliyoruz."
......
"Güneş ve ben"
......
"Görüşürüz Ahu." Telefonu kapatıp
"Kahvaltıya çağırıyor."dedi.

Otele girip yanlarına gittiğimizde herkes oturmuş kahvaltı ediyordu. El ele içeri girdiğimizi gören herkes şok olurken görmeyenler yemek yemeye devam ediyordu.
"Barış ben hayal görüyorum sanırım beni bi çimdiklesene."
"Aynı hayali bende görüyorum kardo."onların bu hallerini beni gülümsetirken
"Devrim baksana hala yemek yiyorsun." diye söylendi Ahu.
"Neye bakıyım-" bizi gördüğünde sözünü unutan Devrim abi
"Oh çok şükür diye mırıldandı."
Herkes teker teker bizi tebrik ederken ikizler hiçbişey anlamamıştı.

Doğuyla boş olan sandalyelere oturup kahvaltı etmeye başladığımızda
"Anne ne oluyor?" diye sordu Gökçe.
Barış
"Hadi anlat annesi." diye dalga geçtiğinde Ahu sinirle ona dönüp.
"Sen anlat amcası." dedi.
"Babası anlatsın." Barış topu hızlıca Devrim abiye attığında Devrim abinin içtiği çay boğazında kaldı. Öksürmeye başladığında Ahu bir iki kere sırtına vurup
"Ölme daha Gökçenin sorusunu cevaplayacaksın."
Tüm tim kahkaha atıp gülmeye başladık.

Güneş'in DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin