Gözlerimi rutubet kokan karanlık bir yerde açtım. Göz kapaklarımda fil oturuyormuş gibi hissediyordum hala.
"Oooo bizim asker sonunda uyanmış."
Duyduğum ses beni gerçekliğe döndürünce kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Kollarımı ve bacaklarımı oynatmaya çalıştığımda odada zincir sesi yankılandı.Saniyeler içinde bulunduğum durumu idrak edip olabildiğince dik durdum.
"2 gündür uyuyorsun, bu durum çok canımı sıktı açıkçası."2 gündür uyuduğuma inanmakla inanmamak arasında gelip giderken simasını dosyalardaki fotoğraflardan öğrendiğim teroriste ters ters baktım.
Karşımdaki örgütün başı Sansardan başkası değildi.
"Konuşmadığına göre hala uyanamamış olmalısın. Elini yüzünü yıkamak ister misin?"
Alaylı konuşması bitince adamlarını çağırdı. İki terorist elindeki kovalarla bulunduğumuz yere gelince keyifle gülümsedi.
"Üzerine dökün."
Buzlu su dolu iki kova başımdan aşağı dökülürken titrememek için kendimi sıktım.
"Ayıldığına göre başlayalım."
"Başla neye başlayacaksan!"
"Üsteğmen Güneş Darıca..."
Etrafımda bir tur dolanıp bedenimi süzdü.İşte bu yüzden ölmeyi esir düşmeye yeğlemiştim. Çekeceğim acıdan işkenceden korkmuyorum ama tecavüz...
"Komutanlarını ve operasyonları anlat.Bir aydır her koldan bize saldıran binbaşıdan başla."
Gülme sırası bendeydi. Sahte olduğu her halinden belli olan bir kahkaha attım.
"Oldu başka isteğin, çay, kahve?"
Saçlarımı eline dolayıp çekiştirdi.
"Operasyon bilgileri, hemen şimdi."
"Şerefsizler ülkesinin kuzeybatısında çıkmaz ayın son çarşambası ,kırmızı başlıklı teroristlere operasyon düzenleyeceğiz.Oldu mu?""Lan!"
Saçlarımı bırakıp yüzüme ilk yumruğu geçirdi. Ardından karnıma sayısız yumruk savurdu. Dişlerimi birbirine kenetleyip tabutuma örtülecek al bayrağı düşündüm."Kamerayı hazırlayın."
Sansarcık yorulmuş olmalı ki beni yumruklamayı bırakıp derin soluklar almaya başladı.Canım yanıyordu ama dayanılmayacak kadar değildi. Daha ağır darbeler için eğitim almıştım.
Teroristler Sansarın emriyle video çekmeye başladı. Videonun karargaha gideceğini biliyordum. Beni yakaladığı için askerlere nispet yapacaktı.
O kadar adamla tek bir askeri yakaladığı için kendini birşey sanmadı çok saçmaydı.
Ayrıca kendimi kötü hissediyor olmasaydım Aliler gelene kadar hepsiyle başa çıkardım.
"Tuğgeneral Civan, bak burda kim var?"
Beni gösterip güldü.
"Askerin elimde komutan. Kızlarını korumayı başardın ama bu kadın asker elimize düştü."
Saçlarımı tekrar eline doladı.
"Kısa keseceğim;eğer söyleyeceklerimi yapmazsanız, askerinize hiç hoşlanmayacağınız şeyler yaparım."Saçımı çekip kafamın arkaya düşmesini sağladı. Pis nefesini yüzümde hissetmek iğrençti.
Yine de dik durdum ve bakışlarımı kameraya çevirdim.
"Komutanım istediği hiçbir şeyi yapmayın. Ben yaşayacağım herşeye razıyım.Vatan sağolsun yeter bana."
Derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim.
"Bu sözlerim gençlere, genç mehmeçiklerimize : Ölmek için doğduk. Er ya da geç öleceğiz. Zaten öleceğiz bari bir amaç uğrunda ölelim. Vatanın selameti, gelecek nesillerin hayatı, ülkemizin bütünlüğü için ölelim. Siz Türksünüz. Türk korkmaz, Türk boyun eğmez. Unutmayın biz bir ölür bin diriliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'in Doğuşu
Teen FictionÇizdiğim ilk resim yetimhanemizin bahçesinde dalgalanan bayrağımdı. Çocukların ilk resimleri genelde küçük bir ev, bahçe, salıncak ve ailesinin olduğu resimler olurdu. Çünkü güvende hissettiği ilk yer ailesiydi. Çok sonra öğrenirdi vatanını bayrağın...