(Güneşin anı defterinden 18.10.2022 tarihli yazısı)
Operasyondan döndüm. Sınırda örgüte sızanlardan birinin yanına gittim. Yıllardır örgütün içinde yaşayan vatanına hasret kalmış askerlerden. Ondan aldığım bilgilerle 3 kamp patlattım. Tek başımaydım, zordu çok zordu ama bir kere bile öf demedim, keşke demedim. Mesleğe başladığım günden beri hiçbir zorlukta pes etmedim.Söylenmedim.
Takvimin en güzel yaprağıydı bu mesleği seçtiğim gün.Duraksamamla ne olduğunu anlayan tim yanıma gelmek istedi. Elimle onlara durmalarını işaret ettiğimde Kaan
"Komutanım ben geliyim." dedi. "Düşünmem gerekiyor. Sessiz olun ve çevre taraması yapmaya devam edin."
Kaanın mayını imha edebilecek kapasitede olduğunu biliyorum. Beni kararsız bırakan mayının altının tuzaklanıp tuzaklanmadığı. Bu bölge teroristlerin üstünlük sağlayabildiği tek bölge. Sınıra uzak olan bu bölgede mayınlar, tuzaklar çok yaygın. Az şehit verilmedi burda. Karar verdikten sonra Barışa seslendim. "Telsizi at bana. "
"Komutanım neyi bekliyoruz Kaan imha etsin mayını."
"Emrimi bir kere daha ikeletirseniz sonuçları çok ağır olur." gür sesimle emir verdiğimde kendilerine geldiler.
"Emredersiniz"Barış telsizi attığında hareket etmemeye çalışarak tuttum.
Telsizi açıp konuşmaya başladım
"Ben kıdemli üsteğmen Güneş Darıca komutanım durum bilgisi vermek istiyorum."
"Dinliyorum asker. "
"Komutanım mayına bastım. Tuzaklı olmasından şüpheleniyorum."
Karşıda sessizlik oldu.
Hava aydınlanmak üzereydi, güneş doğacaktı. Her gecenin olduğu gibi bu gecenin de sabahı vardı.
" Ne kadar o şekilde durabilirsin. "
"Ne kadar gerekirse dururum komutanım. Tek sorun tuzaklandıysa... "
" Hiçbişeyi tehlikeye atamayız gelmemizi bekleyin. "
" Emredersiniz." Telsizi kapatıp Barışa verdim.
"Komutanım kötü haberlerim var."
"Söyle Hazal. "
"Sanırım kamp etrafında devriye atacaklar biz saklanırız ama sizin ayakta durmanız çok tehlikeli. "
"Kahretsin. "dedi Barış, sinirlenmişti." Farkedilip ölmekten korkmuyorum. Eğer beni görürlerse operasyonu anlarlar, tuzaklıysa biz ölsek bile yine anlarlar."duraksadım.Durum çok komplikeydi ve uzun zamandır tek çalışmaya alıştığım için üç askerin sorumluluğu beni kararsız bırakıyordu.
" Risk almaya hazır mısınız? "
Üçü birden;
"Her zaman komutanım." dediler.
"Hazal, Barış teroristleri izlemeye devam edin ve kaç kişi olduklarını tespit edin."
"Emredersiniz."
"Kaan mayını imha et."
"Çok şükür be. Emredersiniz komutanım."Güldüm.Kaan yanıma gelip eliyle mayının etrafını açtı. İncelemeye başladığında Hazallara döndüm.
"Durum ne?"
"Ateş etrafında toplandılar. Sanırım kim devriye atacak ona karar veriyorlar." dedi Hazal.
"Kaç kişiler?"
"Dışarda 15 kişi var. İçerdekiler hakkında kesin bilgi yok."
"En az 3 gün kalmak lazım içerdeki kişi sayısını öğrenmek için."
Söylediklerimden sonra sessizlik oldu. Hızlıca plan yapmaya başladım. Planın ilk şartı eğer ölmezsek. Duyması, söylemesi basit ama yaşaması hiç de basit değil."Ben kıdemli üsteğmen Güneş Darıca komutanım durum bilgisi vermek istiyorum."
Telsizden gelen sesle hızlıca telsizi elime aldım.
"Dinliyorum asker. "dedim.
"Komutanım mayına bastım. Tuzaklı olmasından şüpheleniyorum."
Dönüp diğerlerine baktım. Endişe vardı gözlerinde, gözlerimizde. İçimi kaplayan garip hisle ne diyeceğimi düşünmeye başladım.
" Ne kadar o şekilde durabilirsin. "
"Ne kadar gerekirse dururum komutanım. Tek sorun tuzaklandıysa... "
" Hiçbişeyi tehlikeye atamayız gelmemizi bekleyin. "
" Emredersiniz." demesiyle telsizi kapattım.İçimdeki o garip his kaybetme korkusuydu. Ama daha önce hissettiklerimden farklıydı. Zaten konu Güneş olunca herşey farklı oluyordu.Time hızlanmamız için emir verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'in Doğuşu
Teen FictionÇizdiğim ilk resim yetimhanemizin bahçesinde dalgalanan bayrağımdı. Çocukların ilk resimleri genelde küçük bir ev, bahçe, salıncak ve ailesinin olduğu resimler olurdu. Çünkü güvende hissettiği ilk yer ailesiydi. Çok sonra öğrenirdi vatanını bayrağın...