Alkış ve ıslık sesleri yükselirken Cansu Barışın ayağına basmış olmalı ki bizimki yüzünü buruşturdu.
Nikah memuru nikah cüzdanını verince Cansu sevinçle salladı ve ayağa kalktılar.Diğer nikaha geçildiğinde bu sefer şahitlerden biri bendim. Nikah memuru aynı konuşmayı yaptı ve bu sefer Aybükeye sordu.
"Sayın Aybüke Gök hiçkimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan kendi hür iradenizle sayın Kaan Yılmaz ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz? "
"Evet.""Sayın Kaan Yılmaz hiçkimsenin etkisi ve baskısı altında kalmadan kendi hür iradenizle sayın Aybüke Gök ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"
"Evet."
"Sizler de şahitlik ediyor musunuz?"
"Evet."
"Evet."
"Benim huzurumda evlenmek istediğinizi beyan ettiniz, bende belediye başkanımızın bana verdiği yetkiyle sizleri karı-koca ilan ediyorum."İkinci alkış tufanı koparken sevdiklerimin mutluluğuyla mutlu oldum.
Aybüke Kaanın ayağına basmamıştı ama nikah cüzdanını alıp mutlulukla sallamayı ihmal etmedi. İkinci dans müziği başladı ve evli olarak ilk danslarını etmeye başladılar. Bu sefer bizler de katıldık dansa.
Ben Doğuyla, Devrim abim Ahu ablayla, Eylül abisi Yavuzla, abim Berenle dans ediyordu. Ailelerimiz bizi izlerken ilk defa yaşadığım bu durum duygulanmama neden olmuştu.
"Balım ne oldu?" Doğunun sorusuyla düşüncelerimden sıyrıldım.
"Ben ilk defa..." dedim kaldım. Devanımı söylemeye mecalim yoktu. Yetimhanede büyümüştüm işte ben. Aile olmak, düğün kurmak ne demek bilmiyordum."Sana kötü anılarını unutturamam belki ama şu anını güzelliştirmek için elimden gelen herşeyi yapacağıma söz veriyorum sevgilim."
"İyi ki varsın Doğu, iyi ki dediğim herşeysin."Şarkı bitince o büyülü andan çıkıp el ele masamıza ilerledik. Biz otururken diğer şarkı başlamıştı. Oyun havasını duyan Beren oturmadan geri piste dönünce dayanamayıp güldüm.
Oyun havası sevenlerin piste toplanmasıyla ortaya renki görüntüler çıkıyordu.Masadaki sudan birkaç yudum alıp Aybükenin yanına gittim. Gelin ve damat için hazırlanan masada oturuyordu. Barışla karşılıklı oynayan Kaanı yüzündeki kocaman gülümsemeyle izliyordu.
"Aybüke." diye seslendim. Yüksek sesli müzikten dolayı sesimi duyurmak zor olmuştu.
"Efendim abla?"
"Şu masaya bak bakalım. Tanıdık gelecek mi?"
Kalabalıkta farketmediği kişileri gösterdiğimde şaşırdı.
"Abla onlar nasıl... Ben..."
"Ben davet ettim. Onlar da dünden istekliymiş zaten. Seve seve kabul ettiler."
Aybüke gelinliğinin eteklerini toplayıp ayağa kalktı.
"Çok teşekkür ederim abla."Düğünden bir iki gün önce kuzenlerini arayıp düğüne davet etmiştim. Annesi ve babası gelmiyor olabilirdi ama kuzenleri onu en mutlu gününde yalnız bırakmak istememişti. Kararında sonuna kadar destekçi olmuş, ailesiyle kavga etmişler. Havalimanında karşılayıp otele yerleştirdiğim kısacık sürede iyi insanlar olduklarını anlamıştım.
Aybüke topukluların izin verdiği ölçüde hızlıca masaya ulaştı. Sevinçle herkese tek tek sarıldı. Akrabalarını görmek ona çok iyi gelmişti. Biraz sohbet ettiler. Ardından halaya girdiler.
Halay başı Ünal amcaydı. Gömleğinin kollarını kıvırmış elindeki mendili sallıyordu. Yanında sırasıyla babam, Tanju amca, Atilla amca,Harun babam, Barış ve Kaan vardı.
Hepsi kendini halaya kaptırmış ritmin etkisiyle omuzlarını oynatıyordu.Kameramam onları çekerken abim, Gökalp abim, Yavuz abim ve Doğu da halaya girdi. Babalar ve oğullarının karizması ortalığı yıkıp geçiyordu. Oynamayı bilmediğim için bu güzel tabloya giremeyecektim.
"Güneş ne yapıyorsun burda?"
Hazalın gelişiyle gözlerimi halay çeken ekipten ayırıp ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'in Doğuşu
Teen FictionÇizdiğim ilk resim yetimhanemizin bahçesinde dalgalanan bayrağımdı. Çocukların ilk resimleri genelde küçük bir ev, bahçe, salıncak ve ailesinin olduğu resimler olurdu. Çünkü güvende hissettiği ilk yer ailesiydi. Çok sonra öğrenirdi vatanını bayrağın...