43.bölüm

361 21 0
                                    

"En kısa sürede cevabını ver asker."
"Emredersiniz komutanım."
"Şimdilik bu kadar çıkabilirsiniz." komutuyla da odadan çıktık.

Hiç beklemediğim bir teklifti bu. Dağlardan, timimden ayrılmak istemiyorum fakat bir yandan da kızları koruyabileceğime dair kendime inancım tamdı.

Tuğgenaralin kızı olsalarda sivillerdi ve ben bir asker olarak sivilleri korumakla yükümlüydüm.

Ben kendi kendime düşünürken Doğunun odasının önüne gelmiştik. Bana bakıp gülümsedi.
"Ne karar verirsen ver arkandayım."
Onu başımla onayladım.
"Sonra konuşalım bunu. Şimdi daha önemli meselelerimiz var."
"Benim en önemli meselem hep sensin Güneş."
Ben şaşkınlıkla ona bakarken bana göz kırptı. Neden bu kadar yakışıklıydı?
"Çıkışta eve birlikte gidelim. Otoparka gel mesai bittiğinde." dedi ve gitti.

Bende biriken dosyaları doldurmaya başladım. Mesai bitimine kadar işlerimi halletmiştim.

Üniformamı çıkarıp günlük kıyafetlerimi giydiğimde örgülerimi de açtım. Hazır olduğuma kanaat getirdiğimde askeriyeden çıkıp otoparka ilerledim.

Doğunun arabasını gördüğümde hızlıca yan koltuğa yerleştim.
"Gözlerini kapat bal."
"Tamam sevgilim." sorgusuz sualsiz gözümü kapattığımda arabayı çalıştırdı. Bir kaç dakika sonra tahminimce askeriyeden biraz uzaklaşmış bir yol kenarında durmuştuk.

"Gözlerini açabilirsin."
Gözlerimi açıp sorarcasına onun yeşillerine baktım.
"Bizimle beraber seyahet eden biri daha var ona merhaba demek ister misin?"

Arka koltuğa döndüğümde beni hiç beklemediğim bir manzara karşıladı. Kocaman bir peluş ayının kucağında gül buketi vardı.

Doğu merakla tepkimi izlerken uzandım ve çiçek buketiyle ayıyı aldım. Çiçeklerin kokusunu içime çektiğimde güzelliklerine hayran kalmıştım.
"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Bana iliklerime kadar sevildiğimi hissettiriyorsun Doğu."

"Birşey söylemene veya yapmana gerek yok balım. Sen bana o güzel gülümsemeni sunduğun an dünyalar benim oluyor zaten."
Ellerimizi birbirine kenetledim. Bu eli ölene dek bırakmayacaktım.

"Tüm yaralarımı tek tek sardın. Beni yaralarımdan sevmeye başladın Doğu. Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin bile edemezsin. Beni düşünmen içimdeki küçük çocuğu göklere çıkarmaya yetiyor."
"Şşş şimdi bunları düşünme. Ben sen hüzünlen diye değil mutlu ol diye süpriz yapmak istedim."

Duraksayıp ayıcığı sıkı sıkı saran elime baktı.
"Ayrıca o ayıcığa böyle sarılacağını bilsem sana başka birşey alırdım."
"Ayıcığı mı kıskandın sen?"
Doğu omuz silkince kahkaha atmaya başladım. Kendimi durduramıyordum.

"Gülüşünden öperim kadın."
Ayıcığı ve çiçeği arka koltuğa bıraktım.
Sımsıkı tuttuğu elimden destek alarak kucağına oturduğumda bunu beklemediği çok açıktı.
"Bence yapmalısın..."
"Neyi?" dedi.
Bu haline bir kahkaha daha attım.

"Güneş senin gerçekten kalbime kastın var."
Elimi kalbine koyduğumda o günki gibi attığını gördüm.
"Gülüşünden öperim dedin ya bence öpmelisin diyorum."
Yüzlerimizi birbirine yaklaştırıp usul usul öpmeye başladığında dünyadan soyutlanmıştım.
Sadece o ve ben vardık.

Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında başımı Doğunun omzuna yasladım. Sessizliğin içinde dakikalarca o şekilde kaldık.

Doğu benim evimdi, huzur bulduğum yuvamdı.

Birlikte biraz vakit geçirdikten sonra Doğu beni evime bıraktı. Bende akşamki aile kutlaması için hazırlandım.

...
Dün akşamki kutlama çok güzel geçmişti.Tim babamın arkadaşlarıyla tanışmış, kaynaşmıştı. Babamlar da Aybükeyle tanışmış samimiyetle ilgilenmişlerdi.

Güneş'in DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin