Tüm ekip uzun zaman sonra toplanmanın verdiği mutlulukla sohbet edip eğlendik. Akşama doğru herkes dağıldığında Devrim abi, çocuklar, Ahu abla, Doğu ve ben kalmıştık.
Onlar dışarda beklerken ben ve Ahu abla cafeyi kapatmak için son işlemleri yapıyorduk.Sandalyeleri düzeltme işi bittiğinde Ahu ablanın yanına gittim. Dalgındı.
"Ahu abla?" sesimle daldığı yerden gözlerini bana çevirdi.
"Efendim tatlım?"
"İyi misin? Dalgınsın sanki biraz."
"Açıkçası bilmiyorum. Uzun zamandır izindesiniz ve bu iznin yakın zamanda biteceğini tahmin edebiliyorum. Sonra bi süre askeriyede mesayi yapacaksınız ardından da sürekli operasyona çıkacaksınız.""Abla, bu yıllardır böyle."
"Evet böyle ama ben hala alışamadım ve alışamayacağım."
"Sende haklısın o korkuya alışamaz insan. Ben bile onlarla olmama rağmen bu korkuyu yaşarken sen..."
Ahu ablaya sıkıca sarıldım. O da kollarını bana sarıp
"En azından izinlerde güç depoluyorum. Bu bi nebze de olsa kolaylaştırıyo." dedi.
"Çok güçlüsün, çok güçlüyüz. Hepimiz sağ sağlim emekli olacağız inşallah."Ahu ablanın da tahmin ettiği gibi bi kaç gün sonra iznimiz bitti ve askeriyeye döndük. Operasyon olmadığı için günlerimiz içtimalar, eğitimlerle geçiyordu.
Bu günlerde ailemle görüşsemde herhangi bir ilerleme kaydedememiştik.
Tarih:25.01.2024
Askeriyedeki tüm işlerimi hallettikten sonra askeriyeden çıktım. Başta eve gitmeyi planlasamda sonra vazgeçip babamlara gitmeye karar verdim. İlk defa habersiz gidecektim ve babam evde olmayabilirdi.Eve vardığımda bahçede park halinde bir araç olduğunu farkettim. Babamların arabalarını garaja koyduğunu bildiğim için misafirleri olduğunu anladım. Geri dönmeyi düşünüp vazgeçtikten sonra zili çaldım. Kapıyı yardımcıları Reyhan teyze açtı.
"Hoşgeldiniz küçük hanım."
"Küçük hanım mı?"
"Evet. Siz küçük hanım, Bora bey de küçük bey oluyor."
Gülümseyip içeriye girdim. Aliye hanım oturma odasından
"Kim gelmiş Reyhan?" diye seslendi.
Oturma odasının kapısının önünde durup
"Ben geldim Aliye hanım." dedim.Aliye hanım ayaklandı ve yanıma gelip bana sarıldı.
"Hoşgeldin kızım."
"Hoşbuldum. Habersiz geldim kusuruma bakmayın. Misafiriniz de var sanırım."
"Olsun kızım, sen yabancı mısın. İyi yapmışsın gel otur."
Sırtı bana dönük oturan kız benim odaya girişimle bana döndü.
Aliye hanım
"Güneş bak bu yeğenim yani kardeşimin kızı Ecem." diyip duraksadı.
"Ecem Cihangirin kızı Güneşle tanış."
Kız yalandan bir gülümsemeyle ayağa kalktığında el sıkıştık.Hepimiz oturduğumuzda babamı sordum.
"Yukarda telefonla konuşuyordu kızım." diye cevapladı Aliye hanım.
Bi süre havadan sudan sohbet ettik. Birden Ecem
"Teyze, çaylar olmuştur yaptığım keki servis edeyim de Cihamgir babam gelince yesin." diyip ayağa kalktı.
Aliye hanım"Reyhan halleder kızım sen zahmet etme." desede onu takmadı.
"Ne zahmeti teyze bilmediğim yer mi sanki." imalı konuşmasının ardından mutfağa gitti. Biz de ardından Aliye hanımla mutfağa gittik.Ecem geldiğimden beri benle diyaloğa girmemişti üstelik sürekli iğneleyici kelimler kullanıp duruyo.
Mutfağa girdiğimizde kekleri tabaklara koyuyordu. Hepbirlikte servis yapıp tekrardan odaya döndüğümüzde babam da bize katılmıştı."Beğendin mi Cihangir baba?"
Ecemin sürekli babama bişeyler sorup durması yüzünden hiç konuşamamıştım üstelik konuşurken sürekli Cihangir baba diyip duruyordu.
Salak değildim, benim babama Cihangir bey diye seslendiğimi duyduğu için nispet yapıyordu aklınca. Tahminimce 20 lerinin başında olan bu kız çakma sarı ve en önemlisi olgunlaşmamış biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş'in Doğuşu
Teen FictionÇizdiğim ilk resim yetimhanemizin bahçesinde dalgalanan bayrağımdı. Çocukların ilk resimleri genelde küçük bir ev, bahçe, salıncak ve ailesinin olduğu resimler olurdu. Çünkü güvende hissettiği ilk yer ailesiydi. Çok sonra öğrenirdi vatanını bayrağın...