Ağırlaşan göz kapaklarımı kaldırırken inledim, başımı ellerimin arasına aldım. Hala yüz üstü yatıyordum, avuçlarımı yanıma, yatağın üstüne koydum ve kendimi yukarı çektim. Boş yatak odasına göz gezdirirken derin bir nefes verdim.
Enseme dokundum ve üzerine sarılı bir bandaj buldum. Her ne ise onu çıkarmış olmalılar.
Ayaklarımı yere koydum, başım dönüyordu ve biraz da aklım karışmıştı. Komodinin yardımıyla ayağa kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Sırtımı ona döndüm ve aynadan bandaja bakmaya çalıştım, büyük bir şey değildi ama yine de oldukça dikkat çekiciydi.
Saate baktım ve sabah yediyi gösteriyordu, tüm gün boyunca uyuduğumu fark ettiğimde gözlerim büyüdü.
Banyoya gittim, küveti ılık suyla doldurdum ve içine girerek ağrıyan uzuvlarımı ılık suyla yatıştırdım.
Saçımı yıkamadım yoksa bandaj ıslanacaktı. Dışarı çıkıp havluyla kuruladım ve yeşil bir sabahlık giydim.
Aşağı indim ve ev ürkütücü bir şekilde sessizdi, Jungkook bugünlerde kıyafet değiştirir gibi personel değiştiriyor. Kaşlarımı çatıp kendime kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Sahanda yumurta yaptım ve onları yerken mutfak adasında tek başıma oturdum.
Hala biraz kötü hissediyordum, belki bana verdikleri sakinleştiricidendi ya da belki kocamın davranışındandı...
Hafifçe gözlerimi devirdim, artık evliyiz diye üzerimde böyle dolanmasına izin vereceğimi düşünüyorsa yanılıyor. Babasının bana dediği gibi onun kölesi ya da sevimli küçük kuşu değildim.
Her zaman kendisine, Taehyuna'a, adamlarına, babasına ve ailesinin geri kalanına saygı gösterilmesini talep eder. Benim saygım nerede? Ben de hak etmiyor muyum? Ona saygı duyulacak kadar insan değil miydim?
Beni dinleseydi ve bana kendimi açıklama şansı verseydi özür dilerdim ama yapmadı. Babası ona yalanlar söylediği anda, yalan söyleyenin kendisi olduğunu düşünmeden bana tersledi. Babasının neler yapabileceğini biliyor, bana Jungkook gibi tehlikeli bir adam olduğunu söylemişti.
Gözlerimi sımsıkı kapattım ve çenemi sıktım, Jungkook böyle istiyorsa sorun yok, her şeyi kendi istediği gibi yapabilir ama ben bunun bir parçası olmayacağım.
İtalya'da geçirdiğimiz iki hafta boyunca akrabaları her fırsatta kendimi aşağılık ve kötü hissettirmişti. Bana isimler taktılar, Kook'un yatağına giren sürtük, fahişe, ahlaksız bir erkek falan dediler ama yine de hiçbir şey söylemedim çünkü Jungkook bana onları görmezden gelmemi söylemişti. Şimdi burada da farklı olmayacağını anladım, babası da dahil olmak üzere Jungkook'un ailesi beni asla kabul etmeyecek ve ben bir insandan aşağı gibi davranılmayı reddediyorum, daha fazla önüme atılan hakaretleri kabul etmiyorum.
Beni en çok üzen onun davranışlarıydı. Halkına, ailesine kızar ama biri bana kötü davrandığında gözünü bile kırpmaz.
Mutfak odasından gittim ve bulaşıkları yıkayıp kurutup geri koydum. Ellerimi yüzümde gezdirdim ve mutfaktan çıkarken birinin göğsüne çarptım.
"Yukarı, yatak odamıza çıktım ama sen orada değildin," dedi Jungkook, eli yüzüme uzanarak.
Elimi öptü ve yanından geçmek için kenara çekildim. Bir anda kaşlarını çattı, bileğimi kavradı ve beni tekrar göğsüne çekti. Ona baktım ve sonra bakışlarım bileğimdeki morarma tutuşuna düştü.
"Bırak," dedim dişlerimi sıkarak.
"Neyin var?" O sordu.
Tekrar ona baktığımda ağzım açık kaldı. Cidden bana bu soruyu sormadı! Kolumu elinden kurtarmak için büktüm ama beni daha sıkı kavradığında bunun işe yaramayacağını biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the devil is with me now / JIKOOK
AzioneKemerimi boynuna doladım ve çıplak vücudunu benimkine, kıçını da ereksiyonuma çektim. Nefesi kesildi ve omzunun üzerinden bana baktı. Islak kalın kirpikleri gözlerini kırpıştırırken çok güzel görünüyordu. Başımı eğdim, dudaklarım onun dolgun dudakla...