(3)

8.6K 818 392
                                    

Her attığı adımda, vücudum sarsılıyordu ve bu da başıma keskin bir ağrının saplanmasına sebep oluyordu.

Biranda ağır bir uyku bastırmasıyla gözlerimi kapatmamak için direndim. Ancak daha fazla dayanamazken kendimi karanlık uykunun kollarına bıraktım.

Uzandığım buz gibi soğuk ve sert olan zeminden zorla doğruldum. Neredeydim ben? Ne zamandır burada böyle yatıyordum bilmiyordum.

Ama bildiğim bir şey vardı ki, o da uzun zamandır baygın olduğum. Belim tutulmuştu, acısı uzun zamandır baygın olduğumu kanıtlar nitelikteydi.

Elimi acıyan belime atıp ovuşturdum ve acıyla yüzümü buruşturdum.
Karnım çok acıkmıştı. Midem yanıyor, ve bulanıyordu. Bütün vücudum açtıktan titremeye başlamıştı. Karnımdaki guruldamaları kendini oldukça belli ediyordu.
Umursamamaya çalıştım ve bulunduğum yerde gözlerimi gezdirdim. Nereye getirmişti beni?

Etrafta hiç pencere yoktu. Loş bir ışık aydınlatıyordu etrafı.
Gözlerim hemen çaprazımdaki parmaklıklara kaydığında ağzımdan kaçan küfüre engel olamadım.

"Siktir."

Beni zindana mı atmışlardı? Burada açlıktan çürüyüp gidecek miydim?

Hızla oturduğum yerden kalktım ve parmaklıklara yöneldim. Tam anlamıyla parmaklıklara yapışıp etrafı görmeye çalıştım. Hiçbir şey gözükmüyordu. Kimse yoktu.

Uzun zamandır konuşmadığım için çatallaşan sesimi zorlayarak bağırdım.

"Kimse yok mu?!"

"Heey!"

Bir süre bekledim. Bir ses, bir hareket.. ancak kimse bağırışıma karşılık vermemişti.

Lanet olsun! Burada ölecektim.

Umutsuzca eski yerime gittim ve oturdum pis zemine. Sırtımı duvara yaslamış ve gözlerimi kapatıp dayanmaya çalıştım. Sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı. Delirecek gibi hissediyordum. Etraftaki tek ses benim karnımın gurultularıydı.

Çevremde benimkine benzeyen birkaç zindan daha vardı ama içleri boştu. Tamamen yalnızdım.

Üzerimdeki kıyafetler beni soğuktan korumuyordu. Üşüyordum.
Bir süre sonra oturmayı bırakıp yere uzandım. Cenin posizyonu alıp iyice küçüldüm olduğum yerde. Isınmaya çalıştım küçülerek. Bu soğukta kesinlikle hasta olacaktım...

Saatler geçti, ben orada öylece yattım. Ne giden, ne de gelen vardı.

Kendimle baş başa saatler geçirdim. Ağladım. Ağladım çünkü ölen kardeşimin söylediklerini yapamadım. Yaşayamadım. Burada ölecektim. Vicdan azabım bana işkence ediyordu.

Bır anda korkunç bir kapı gıcırdama sesi yayıldığında, bulunduğum yerde irkilerek sıçradım.

Normalde heyecan içinde kalkmam ve gelen kişiye bakmam gerekirdi ancak ben gözlerimi bile açamayacak kadar bitkin hissediyordum.

Adım sesleri gittikçe içinde bulunduğum zindana yaklaşırken gergince yutkundum. Sonum gelmiş miydi? Beni öldürecekler miydi?

Zindanın kapısının anahtarla açıldığını duyduğumda, aynı zamanda kalın bir ses yankılandı zindanda.

"Kalk, yemek getirdim sana."

Ne? Yemek mi demişti o? Gerçekten bana yemek mi getirmişti? Heyecan içinde gözlerimi araladım. Ancak yerimden kalkamayacak kadar kötü hissediyordum. Her yerim ağrıyordu.

KILL OR BE KILLEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin