"Senin peşinden ayrılacağımı mı sanıyorsun? Sana o kadar yapışacağım ki, artık benden bıkacaksın. Bırak başka birini, sen bile kendinden uzaklaştıramayacaksın beni."
Jungkook duyduğu sözler ile birlikte şımarırken, şirince sırıtmıştı.
Taehyung'un kendisinden bu denli etkilenmesi ve sevmesi, onun gururunu okşamıştı.Sonunda ise tekrar dudaklarını birleştirmişlerdi.
Birbirlerinden asla ayrılamıyorlardı. Sürekli öpüşmek istiyorlardı. Beraber geçirdikleri ve birbirlerinden hoşlandıkları zamanların, dokunmak isteyipte dokunamadıkları zamanların acısını çıkarıyorlardı.☆
☆
☆
Yazardan~
Yorgun bedenlerini yaklaşık bir saat boyunca birbirlerine sarılarak dinlendirmiş, daha sonra ise çıplak bedenlerine kıyafetlerini geçirmişlerdi.
Artık birbirlerinden sakladıkları duygular yoktu, diledikleri gibi özgürce öpüp sarılabiliyorlardı.
Giyindikten sonra ise Army'e geri dönmek üzere yola çıkmışlardı.
Jungkook inadını kırmış, artık geri dönüyordu. Hemde Taehyung'la sevgili olmuş bir şekilde.İkiside heyecanlı hissediyordu.
SeokJin geri geldiklerini ve sevgili olduklarını duyduğu an sevinçten havalara uçacaktı. En çok o istiyordu bu ikilinin aralarının iyi olmasını.
Taehyung arabayı çalıştırdığında, bakışları kısa süreliğine yanındaki sevgilisine döndü.
O çok güzeldi, artık kendisine aitti..İkili birbirlerine gülümseyerek bakarken, Jungkook'un dayanamayıp gözlerini kaçırmasıyla bu bakışma bozulmuştu.
Taehyung'a baktığı zaman yaptıkları bu yaramazlık aklına geliyor ve istemsizce sırıtıp utanıyordu.Taehyung onun bu hâline kıkırdadıktan sonra önüne dönüp aracı harekete geçirmişti.
Yolculuğa başladıklarında, Taehyung sohbet amaçlı merak ettiklerini sormaya başladı. Artık konuşmanın zamanı gelmişti.
"Vegas'la ne oldu Jungkook? Bana en başından anlatır mısın?"
Jungkook sıkıntıyla bir nefes verirken, bakışlarını camdan dışarıya çevirmiş ve yolu izlerken konuşmaya başlamıştı.
"Senin yanıma geldiğin ilk gün, yani Army'den gittiğim gün..
Sen gittikten birkaç saat sonra dinlenmek için durdum.
Sonra biri geldi. Tanımıyorum.
Orada tanıştık. Adının Jack olduğunu söyledi. Ve neden yalnız olduğumu falan..
Sonra aralarına katılabileceğimi falan söyledi.. ben de reddettim. Ama bu seferde bana yiyecek bir şeyler vermek istedi. Aç olduğum için bunu kabul etmiştim.
Hatta bana ilk yardım çantasını da o gün vermişti.
Bana çok yardımcı olduğu için onun Vegas olma ihtimalini hiç düşünmedim.. Siz onun çok bencil olduğunu söylüyorsunuz. O bana çok iyi davranınca, öyle düşündüm."Uzun konuşmamın sonunda biraz soluklandı Jungkook.
Anlatırken ister istemez üzülüyordu. Onu iyi biri sanmıştı.
Anlaşılan yalnızca Jungkook'a iyi davranmıştı.Kısa süre sonunda bakışlarını Taehyung'a çevirirken, tekrar söze atıldı.
"Daha sonrasında beni mutasyonlu bir zombiden kurtardı.
Eğer o beni kurtarmasaydı şuan bir zombi olabilirdim..
Bende beni kurtardığı için ona daha çok güvendim. Ona borçlu hissettim. Öyle işte.. sürekli beni kontrole gelip durdu. Sonra sen bizi gördün zaten."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILL OR BE KILLED
FanfictionJungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını dindirmek için bu küçük şehire gizlice girer ve depodan yiyecek bir şeyler çalar. Ancak işler pekte...