(7)

6.5K 669 218
                                    

Son gördüğüm şeyler, Taehyung'un yanaklarıma vurup, beni sarsarak kendime getirmeye çalışmasıydı.

Sonrası ise karanlık...

Taehyung'tan~

"Nesi var Namjoon?"

Yüzüne vurduğum onca hafif tokada ve vücudunu sarsmama rağmen kendine gelemeyen Jungkook, beni korkutmuştu.

Sığınağa doğru koşarken, birden kendini yere atmasıyla durmak zorunda kalmıştık. Resmen nefes alamıyordu.

Yanına gidip durumuna baktığımda, ağlıyor ve titriyordu.

Bu beni korkutmuştu.

"Tanrım! Ağlıyor musun?! Jungkook! Neyin var dedim!?"

Kalbim korkuyla atmaya başlarken, panikle sarstım onu.

"B-bilmiyorum.."

Zorla nefes nefese konuşmuştu.

Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatılırken, onu tekrar sarstım.

"Kendine gel! Hadi gitmemiz lazım."

Ancak beni duymuyor gibiydi. Gözünden birkaç yaş süzülürken, gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı.

Nesi var anlayamıyordum. Neden böyle olmuştu?

Hızla bedenini kontrol ettim. Isırılmış olabilirdi. Ancak hiç bir ize ya da kana rastlamamıştım.

Yüzüne birkaç tane küçük tokatlar atıp uyandırmaya çalıştım. Ama olmuyordu.

"Jungkook! Hey, beni duyuyor musun? Uyan hadi? Jungkook!"

Tamamen bilincini kaybetmiş ve kafası yana düşmüştü. Korkuyla bakakaldım ona.

Sırtındaki çantayı çıkartıp başka bir adama verdim. Jungkook'u şehre kadar taşıyacaktım.

Hızla kollarımı vücuduna sarıp düştüğü yerden kaldırdım ve kucağıma aldım.

"Yürüyün! Gidiyoruz!"

Sesimle beraber herkes harekete geçmiş ve şehrimize doğru tekrar yola koyulmuştuk.

Uzun süren yolculuğun sonunda, şehre varabilmiştik. Nöbetçiler bizi gördüğü gibi kapıları açmışlarıdı.

Kucağımdaki minik beden artık ağır gelmeye başlamıştı. Başlarda oldukça hafif olduğu için rahatça taşıyabilmiştim Jungkook'u. Ancak saatlerdir yürüdüğümüz için kollarım yorulmuştu.

Neden hala uyanmamıştı anlamıyordum. Kalp atışları da düzelmişti.

Şehre girdiğimiz gibi onu Namjoon'un yanına götürdüm.

Bizi gördüğü gibi hemen sedyenin olduğu odaya yönlendirdi beni.

Jungkook'u sedyeye yatırdığım gibi Namjoon'a döndüm.

Kısaca Jungkook'u muayene etmişti.

"Nesi var Namjoon?"

Namjoon derin bir nefes vermiş ve bana dönmüştü. Gözlüklerini düzeltip konuşmaya başladı.

"İnanır mısın bilmem ama, hiç bir sorunu yok. Turp gibi.."

Söyledikleriyle beraber gözlerim şaşkınlıkla irileşirken, hızla çıkıştım.

KILL OR BE KILLEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin