"Yakalayın şunu!"
Esmer adamın arkamdan gelen bağırışlarını duyduğumda, olabildiğince hızlandırdım koşuşumu. Adamın bağırışıyla herkes beni farketmişti ve birkaç kişi daha peşime düşmüştü.
Hızla yere çöküp açtığım küçük delikten dışarıya fırladım ve tekrar ayağa kalkıp koşmaya devam ettim.
☆
☆
☆
Dakikalardır peşimden koşan adamlardan kaçıyordum.
Aramıza yeterince mesafe açmıştım ancak hala yeterli değildi. Seslerini duyabiliyordum.Yemeklerinide çalamamıştım, neden peşimden geliyorlardı ki? Çantayı orada bıraktım? Tek bir insanı yakalamak için neden bu kadar uğraşa giriyor ve beni kovalıyorlardı?
Kafamı hafifçe çevirip arkamı kontrol ettiğimde kimseyi göremememle biraz olsun yavaşladım. Çok yorulmuştum.
Yediğim çikolatalar biraz olsun açlığımı dindirip bana enerji vermişti ancak bununla ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. Tamamen köşeye sıkışmış hissediyordum.
Bir yandan koşuyor, bir yandan da saklanabileceğim bir yer arıyordum.
Koca bir ağaç görmemle ağaca doğru koşmaya başladım. Ağaca tırmanırsam belki beni fark etmeden geçip giderlerdi.
Büyük ağacın gövdesindeki çıkıntılara basarak tırmanmaya başladım. Parmaklarım ağacın pürüzlü yüzeyi yüzünden acımaya başlamıştı. Bunu görmezden gelmeye çalışarak tırmanmaya devam ettim.
Yeterince yükseğe çıktığımda, ağaç dalları arasına oturup yerimde olabildiğince küçüldüm.
Bu yükseklikte beni fark etmeleri zordu. Ağaç yaprakları beni kamufle ediyordu zaten.Bir kaç dakika sonra peşimdeki adamların sesleri tamamen duyulur olmuştu. Esmer adam da yanlarındaydı.
"Nereye gitti bu?"
"Bilmiyorum..."
"Dağılın! O çocuğu bulmadan gelmeyin. Onu istiyorum."
Beni yakalayan esmer adamın konuşmasıyla yerimde daha da küçüldüm.
Tanrım! Derdi neydi bu adamın? Beni bulup ne yapacaktı?Adamlar etrafa dağılıp beni aramaya devam ederlerken ben kurtulmanın verdiği rahatlamayla derin bir nefes verdim.
Sanırım bu gece bu ağaçta konaklayacaktım.☆
Ağaçtan düşebileceğim korkusuyla adam akıllı uyuyamamıştım. Belim ve boynum saatlerdir aynı pozisyonda durmaktan dolayı şiddetli bir ağrı çekiyordu. Gözlerim uykusuzluktan kıpkırmızı kesilirken, açlığım ve susuzluğum çoktan kendini belli ediyordu.
Hasta oluyordum sanırım. Bedenim gittikçe güçsüzleşiyordu.
Gün doğmuş, iğrenç bir güne daha başlamıştım, ağaç dalları arasında.
Adamlar benden ümidi kesmişti sanırım. Beni bulamayınca geri dönmüş olmalılardı. Herhangi bir ses duyulmuyordu etrafta.
Buna güvenerek temkinli bir şekilde ağaçtan inmeye başladım.
Yere inmeme birkaç metre kala, ayağımın kaymasıyla beraber popomun üzerine yere yapışmam bir oldu.
Ağzımdan acı dolu bir inilti firar etti. Hafif yan dönüp acıyan popomu ovuşturdum buruşturduğum yüzüm eşliğinde.Acımın biraz olsun dindiğini hissederken yavaşça ayaklandım.
Eskiden kaldığım kulübeye geri dönüp son kalan erzağımı da tüketecektim. Başka şansım yoktu, böyle giderse ölecektim.
Bir an önce erzak bulmalıydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KILL OR BE KILLED
FanfictionJungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını dindirmek için bu küçük şehire gizlice girer ve depodan yiyecek bir şeyler çalar. Ancak işler pekte...