1.Bölüm: Farklı Dünyalar

16.5K 864 226
                                    

Patlama sesleri, alevler, çığlık çığlığa koşuşturan insanlar, yıkılan evler ve vurulan insanların ortasında kalmış bir beden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Patlama sesleri, alevler, çığlık çığlığa koşuşturan insanlar, yıkılan evler ve vurulan insanların ortasında kalmış bir beden...

Patlayan bombanın etkisiyle savrulan bedeni uyuşmuş, gözlerini zar zor açık tutmaya çalışıyordu. İnsanlar yanından geçerken kimse dönüp kıza bakmıyordu, herkes kendi canının derdine düşmüştü. Kızın bedeni o kadar uyuşmuştu ki; konuşacak dermanı, yanından geçen insanlardan yardım isteyecek hali yoktu.

Ardından büyük bir gürültü daha koptu. Bir bomba daha patladı.

Bombanın etkisiyle etraf toz duman altında kalmıştı. Zaten zor açık tutuğu gözlerinin içi toprak dolmuştu. Bir süre ne bir şey görebilmiş ne de bir ses duyabilmişti. Kulağında onu rahatsız eden bir çınlama sesinden başka bir şey duymuyordu. O an elleriyle kulaklarını kapatmak istedi. O çınlama sesini yok etmek, duymamak istedi. Ama vücudunu hareket ettiremiyordu.

Bir süre orada öylece bir yardım bekledi. Ama kimse gelmedi...

Görmesini engelleyen toz dağılmıştı, artık etrafı daha net görebiliyordu. Ama sesler... sesler kesilmişti. Etrafta rahatsız edici bir sessizlik hakimdi. Ölüm sessizliği...

Genç kız yarı baygın bir şekilde, o pozisyonda, yerde bedenine batan taşların arasında ne kadar süre kaldığını, bilmiyordu.

Hava çoktan kararmıştı, kesilen sesler tekrardan çoğalmıştı. Şehrin farklı yerlerinde patlayan bombaların sesleri çok az da olsa duyuluyordu. Daha sonra insan ve patlama seslerinden çok farklı bir ses kulaklarını doldurdu. Ulama sesleri.

Soğuk kış aylarında şehre bazen kurtlar inerdi. Korkudan kimse dışarıya çıkmazdı. Fakat şimdi evi yıkılmış olan genç kız, bedenini de hareket ettirip kaçamayacak pozisyondaydı. İşte, dedi içinden. İşte şimdi sonum geldi... Bombadan dolayı ölmeyen kız, kurtlar tarafından parçalara ayrılarak, yenilerek öleceğini düşündü. Düşündü ama buna mani olabilmek için bir hamle de bulunamadı. Zaten çok geçmeden de etrafta ulama seslerinin sahiplerini gördü.

Gözlerini kapattı. Ona yaklaşan kurtların onu fark etmemesini diledi. Bu şekilde ölmek istemiyordu. Kimse istemezdi. Daha önce nasıl öleceğini hiç düşünmemişti. Fakat düşünseydi bile, böyle bir ölüm aklının ucundan dahi geçmezdi.

Etrafı tekrardan korkutucu bir sessizlik sarmıştı. Kız bir an kurtulduğunu, kurtların onu fark etmediğini düşünmüştü. Fakat yine de çok korkuyordu. Gözlerini açmak istemiyordu.

Aniden yüzüne çarpan nefesi hissedene kadar da açmamaya kararlıydı. Hissettiği nefes ile irkilerek gözlerini anında açtı. Gördüğü ilk şey simsiyah tüyler olmuştu. Korkmuştu. Çok korkmuştu. Ancak hareket edemiyor, burnunu boynuna sürten kurttan uzaklaşamıyordu. Kurt bir süre kızın boynunu koklayıp geri çekildi.

Kız o zaman kurdu görebilmişti. Kız emindi ki; karşısındaki kurt, ayakta olsaydı bile kendi boyundan çok daha uzundu. Tüyleri simsiyah, gözleri ise kırmızının en koyu halindeydi. Kız daha önce bir kurt görmemişti. Ancak kurtların bu kadar büyük olmayacağını biliyordu. En azından kendi yaşadıkları ülkede bu büyüklükte bir kurt olduğunu daha önce hiç duymamıştı.

NARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin