43. bölüm

378 32 36
                                    

Sadi Songül'ün yanına girer, tutar elinden. Songül'ün eli biraz soğuktur. Sadi iki eli ile ısıtmaya çalışır onu. Songül hala uyuyordur, Sadi hala endişelidir. Songül yaklaşık 15 dakika sonra uyanır.

Sadi: Güzelim?

Songül yanında Sadi'yi görünce şaşırır. Etrafına bakar.

Sadi: Hastanedeyiz güzelim. İyisin.

Songül: Sadi... Bebeğim?

Songül çok korkuyordur alacağı cevaptan. Eli karnının üzerindedir, Sadi'nin elini tutuyordur aynı zamanda.

Sadi: Korkma, hayatta, seninle, bizimle. Mucizeymiş hayatta kalması, direnmesi... Ama artık öyle çatışmalar bombalar falan yok Songül Hanım, artık Sadiko devri başlıyor. Yönetime el koyuyorum an itibariyle. Hepimizin can ve akıl sağlığı için yapmak zorundayım. Artık 3. Ayın sonuna kadar iş yok, sonra da zaten olmasın bence. Evdesin, sabah akşam yürüyüş yapacağız, yemek/temizlik vs işleri ben halledeceğim, ha beğenmezsin falan buluruz birisini hiç sıkıntı değil. Busecikle zaten Fatma abla ilgileniyor. Yani karıcığım sen artık yatıp dinleneceksin.

Songül: Tamam dinleneyim de, hep oturamam ki, sıkılırım ben evde, ne yapacağım tüm gün?

Sadi: Beni hiç ilgilendirmiyor sevgili karıcığım, gerekirse bağlayacağız artık eve. Daha dün senin dibinde bomba patladı ya, kızımızın koltuğunun altında ki bomba ikiniz de içindeyken patladı. Araba havaya uçtu hatırlarsan, bugün de çatışma, hem de 1 değil 2 hatta daha fazla belki de. Sonra ormanda kaçma... Songül ben artık aklımı yitireceğim. Sen de beni anlamaya çalış biraz. Korkuyorum. Evet, it gibi korkuyorum hatta. Yanımda olmadığın her saniye acaba bugün başımıza ne gelecek diye düşünmekten çok yoruldum, biliyorum sen de yoruldun. O yüzden bir süre en azından sıkacağız dişimizi. Oturacağız evimizde.

Songül: Bir süre ama bak. Hep değil.

Sadi: Karıcığım, ne zaman dışarıya çıksan kötü olaylar dibimizde bitiyor. Gerekirse kalan 7 ay hep, ikiniz için de çok korkuyorum. Hem Busecik var, o da seni çok özlüyor.

Songül: Ben de onu çok özlüyorum.

Sadi: E tamam işte, kızımızla ne kadar aktivite varsa yaparsınız. Ama ev sınırları içerisinde.

Songül: Peki, napalım...

Sadi: Heh şöyle ya. Mambolinam, sen kendini kocanın ellerine bıraksan aslında her şey çok güzel olacak ama... (Sadi muzurca güler ortamı yumuşatmak için)

Songül: Sadii!

Sadi: Ne yapayım kızım, bana da yazık. Her gün hastanedeyiz, şöyle bir sarılsam, uyusak, sen kollarımda... Ben senin mis kokunu içime çeksem... Arada Busecik uyansa, hemen koşup onun sütünü verip geri gelsem... Karıcığım da bana sarılsa... Yumuş yumuş uyusak mesela, normal insanlar gibi... Her gün hastanedeyiz, bari özel oda tutalım.

Songül güler.

Songül: Bak dalga geçme, zaten çıkamıyoruz hastaneden, iyice kalırız.

Sadi: Aman aman, sustum.

-bir süre birbirlerini izlerler-

Songül: Çok yorgun görünüyorsun.

Sadi: İyiyim ben, sen kendine bak bir kere. Gözlerin kapanıyor.

Songül: E o kadar yolu yürümek kolay mı?

Sadi'nin bakışları Songül'ü susturur.

Songül: Tamam ya demedim bir şey.

Sadi: Hadi sen uyu dinlen biraz.

Songül: Sen?

Sadi: Ben de bize yiyecek bir şeyler alayım, sen açsındır, ben de açım. Menengiç var mı ona bakarım bir de.

YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin