12. Bölüm "Teklif"

460 59 40
                                    

Gülsüm hoca içeriye ağır adımlarla girerken, Burcu'nun hali komikti. Yerinde kıpırmadan oturması yanı sıra, soru çözmesi de garip geliyordu. Gerçi o, başlı başına bir garipti ya, neyse.

Gülsüm hoca, elinde tuttuğu kalın kitaptaki metni okumamız için rica edince, Burcu parmak kaldırmış ve herkes onun ağzından metni dinlemişti. Burcu'ya amansız bir bakış atarken, hala okumakla meşguldü. Ama Serra'nın gözleri, en ince ayrıntıma kadar beni incelemişti.

Serra, gözünü hiç kırpmadan, dik dik bana bakmaya devam edince, hodri meydan misali ben de inatla ona baktım. Sanırım sana bakamamamın acısını, başkalarından çıkartıyordum.

"Evet gençler kim anlatmak ister?"

Gözlerimi kısa bir süreliğine Serra'dan ayırarak, metne yöneldim. Narin parmaklarımla cümlelerde dolaşırken, beklenmedik bir durumla karşılaştım.

"Hocam ben seçebilir miyim?" dedi Burcu Serra ile gülüşerek.

"Pekâlâ, seç bakalım." dedi Gülsüm Hoca tebessüm ederek.

"Duru anlatsın hocam."

Kafatasımın içinde bomba patlamışa döndüm. Burcu adımı söylemişti. En başarılı dersimde, bu ne cesaretti? Yavaşça sıramdan kalkarken, Serra'nın Burcu'yu doldurduğunu gördüm. Anı yakalayıp, dalgınlığıma yenik düşürmüşlerdi. Lanet ucubenin, kaybolmayan kuyruğu!

"Evet, seni dinliyoruz Duru'cuğum." dedi Gülsüm Hoca tebessümünü korurken.

Seninle göz göze geldiğimde, dalgınlık ve dikkatsizlik konusunda tamamen haklı olduğun kararına varmıştım. Burcu ile aramızdaki soğukluğu bilmeyen yoktu. Bakışların, benden bile çaresizdi. Metinden bir kaç cümleyi çaktırmadan okuyarak, 'yalnızlık' konusuna dikkat kesilmiştim.

"Hocam." dedim başlamaya hazırlanırken. "Yazar çok güzel özetlemiş."

Cümlelerim o kadar çaresizce çıkıyordu ki, ilk defa ses tonumu farklı çıkarmıştım. Kitaba bakarak içimden ilk satırları okuduktan sonra, başımı yerden kaldırıp Burcu'ya ters bir bakış attım.

"Yalnızlık, genellikle sevilmeyen bir ögedir. Hatta yalnızlık her zaman hor görülür, değersiz bulurlar. Oysa ki, yalnız kalmamış bir insan sağlıklı kararlar veremeyen, yanındakileri hep iyi zanneden bir zavallıdır. Bazı insanlar yalnızlığın kıymetini bilmez. Çünkü yalnızlık, o insanların beyin hücrelerine kadar, kötü bir kavram olarak yüklenmiştir. Yalnızlığın ne kadar zararsız olduğunu, göremeyecek kadar korkaktır onlar." dedim ve duraksama moduna geçip derin bir nefes aldım.

Burcu'nun bulunduğu sıradan alaylı bir kahkaha patlayınca oraya bakacaktım ki, Gülsüm Hoca'nın bakışları beni durdurdu.

"Kim ne derse desin, ben yalnızlığı seviyorum. Yalnız uyuduğum yatağımı, yalnız oturduğum ağacın kenarını... Yalnız geçirdiğim her saniyeyi seviyorum. Çünkü eğer yalnız kalmasaydım, herkese kolayca bağlanacak, kaybedince de yalnızlığın yükünü kasıklarıma kadar hissedecektim. İyi ki yalnız geçmiş çocukluğum, iyi ki yalnız büyümüşüm ben."

Gözlerimi, hocaya çevirdiğimde garip bir bakış yakaladım. Sınıftan çıt çıkmıyordu. Acaba çok saçmalamış mıydım? Saf kafam, kendimden bile bahsetmiştim. Burcu'ya baktığımda, tepkisizce bana bakıyordu.

Sınıfta hızla büyüyen bir alkış sesi duyduğumda, neye uğradığımı şaşırmıştım. Endişem, alkışlarla birlikte yüzümden akıp giderken, sağ elimle ağzımı kapatıp şaşkınlığımın ilerleyişini bir nevi durdurmaya çalışmıştım. Gülsüm Hoca, bana alkış mı tutmuştu?

KARANLIĞIN ELASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin