43. Bölüm "Yalanlar" (Part 2)

462 30 176
                                    

Size bir şifreli bölüm daha getirdim. Birazdan aşağıda belirteceklerimi uygulamanızı önemle rica ediyorum, ama eğer okuyucularıma uymayan bir durum varsa, özgür olduklarını asla unutmasınlar.

Sizi seviyorum. ♡

___

¤ Bölüm beklenmeye değecek kadar uzun.

¤ İçini "beş" parçadan oluşturdum.

¤ Son sahneyi, kapağımızı hazırlayan Maide Kurt'a ithaf ediyorum.

¤ Bölümü siyah bir sayfayla okuyun.

¤ Küfür ve argo kelime içeriyor.

¤ Gece okumanızı tavsiye ederim.

¤ Şarkımızı başlangıca koydum. 'City Hunter' benim ilk kore dizim, anlamı oldukça büyük; bu yüzden onun müziğiyle okumanızı istiyorum.

¤ Basketbol topuna çok dikkat edin!

¤ Caner'in manilerine bir baharat kattım. Bakalım o tadı alabilecek misiniz?

¤ Son olarak; Perihan. Seni çok seviyorum canım arkadaşım. Üzülmeni hiç istemiyorum. Bir gün çok mutlu olman dileğimle. ♡

¤ İskerder Pala'ya... Saygı ve hürmetlerimle.

___

Sahne 1

Geniş raflı kitaplığımdan siyah bir romana dokunduğumda zihnimdeki görüntü hâlâ küçük bir çocuk gibi benimle eğleniyordu. Ah, belki de dün gerçekten sana karşı koyup hemen elimi elinden kurtarmalıydım, belki de tam o anda kendim için bir ilki başarıp sana engel olmalıydım. Ama ben hatanın kollarına hızlı hızlı koşarak sarılmayı tercih etmiştim ve bu yüzden de kalbim haricindeki herkes bana gözlerini devirmişti.

Kucağımda son nefesini veren romanımın cenazesini morga kaldırırken seninle okul çıkışındaki o minik sohbetimizi düşlemeye devam ettim. Ah Sarp... O gün beni öyle bir anlatmıştın ki... Sanırım çocukluğumu bile kıskanıp, sakınmıştım ela gözlerinden.

Senin meşe ağacının yeşil yapraklarına zarar vermeyeceğine o gün tüm yüreğimle inanmıştım ben, cani biri olmadığına, hatta sırf bu yüzden derinden bir pişmanlık duyduğuna...

Sen lavoboda hapsedildiğim gün ağzımdaki bandı yavaşça çıkarandın, bilekliğimi özenli bir dokunuşla takandın. Dans ederken belimi narince tutan, kâbus gördüğüm zaman benimle birlikte korkuya sarılan, Okyanusun Kalbi'ni zarifçe boynuma asan, şarkı söylerken gözlerini kapatandın. Beni öptüğün gün o kadar yavaş ve hassastın ki...

Kitaplığıma doğru yaslandım.

Birden sırtımı okul dolaplarıyla çarpıştıran çocuk geldi gözlerimin önüne, gitara her seferinde sert vuruşlar yapan, arkamdan öğretmen masasını çekerken beni panik içinde bırakan, Mete'nin uzattığı yumruğu kuvvetle karşılayan, hatta en iyi arkadaşının sırtına kabaca vuran çocuk geldi. Ardından, çene çukurun ve çatık kaşların karşımda selam verdi. Ah be sarı kafa, şaşkınlığımdan beslenen gülüşün o kadar sinir bozucuydu ki...

"Duru!" diyen annemin sesini duyar duymaz hemen kitabı rafa yerleştirip yatağımın üzerine doğru zıpladım. Uyuyamadığımı anlamasın diye de, direkt uyku pozisyonumu ayarladım: Yamuk yastığım ve uzun pikemi sarmaya çalışan kısacık bacaklarım.

"Kız, kime diyorum ben? Kalk çabuk! Ela gözlü bir misafirin var," dedi annem huysuzlanarak. "Biri görecek şimdi, hadi! Kimse uyanmadan uzaklaştır şu çocuğu kapımızdan! Zaten Vildan Hanım durmadan dedikodunu yapıyor mahallede, yetti canıma günüme!"

KARANLIĞIN ELASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin