Dar yatağın üzerinde istisnayla kalan ufak boşlukları, senden kaçırdığım gözlerim sayesinde keşfetmiştim. Seni güldürmemin verdiği huzur bir yana, bu huzuru ağzından duymak inanılmaz bir hoşluktaydı.
"Sanırım, artık yataktan kalman gerekiyor."
"Neden?" dedin ciddiyete bürünerek.
Yüz ifadene baktığımda, sanki seni şu an kendi kral tahtından def edip rahatını elinden koparıyormuşum gibi hissetmiştim.
"Çünkü uyuyacağım."
İşaret parmağınla deri yapımı olan siyah renkli koltuğu göstererek, masum kedi bakışıyla içindekileri döktün.
"Orada mı yatacağım?" dedin dudağını sarkıtarak. "Sana masum olduğunu söyleyen birine, orayı mı layık görüyorsun?"
Koltuğu gösteren parmağını avucumla kavrayıp aşağıya indirirken, aklım sarmaş dolaş bir haldeydi.
"Pekâlâ." dedim nefesimi güçsüzce vererek. "Ama bir şartım var."
"Emrinizdeyim başkan hazretleri." diyerek bana kısa bir asker selamı verdin.
"Bana küçüklüğündeki kızdan bahset."
Biraz düşünceli ruh haline bürünsen de, geciktirmeden konuya hakimiyetini verdin.
"Seve seve."
İşte bu harikaydı. Kendi küçüklüğümü senin ağzından duymak kadar mükemmel bir şey var mıydı? Ah, tabi ki vardı. Sen vardın.
Başımı omzuna dayamamak için, içimde adeta bir halat geriyordum. Ah, bir ayağım çukura batsaydı da, bu zor anı tatmasaydım. Halat koparsa ne olacaktı? Kesinlikle, kendimden taviz vermek istemiyordum.
"Taşınmadan, bir hafta önceydi." dedin yüzün kasılırken. "Balkonda oturup sabırsızlıkla geleceği vakti gözlüyordum. Birkaç dakika sonra, elinde bir adet şişeyle geldi."
Aklımın bir köşesindeki kuşlar, yeniden bir anımı cıvıldamıştı. Şişeyi, meşe ağacını sulamak için getirdiğimi hatırlıyordum. O anın sıcak duyguları, içimdeki kelebekleri bile ısıtmıştı. Ben, bu anı dahi unutabilmişken, nasıl oluyordu da sen her karesini hatırlayabiliyordun? Hayretle söyleyeceklerine odaklandım. Acaba unuttuğum başka ne vardı?
"Kendisi için getirdiğini sanmıştım ama yavaş yavaş ağacın dibine döktüğünü görünce, oturduğum yerden kalkarak balkonun demirlerine tutundum. Kız, beni her defasında şaşırtıyordu ve bu ister istemez hoşuma gitmeye başlamıştı."
Yatakta kıpırdayarak, elinle bileğini ovmaya başladın. Anlatmaya devam edecekken, belini doğrultarak yüzüme döndün.
"Son damlasına kadar suyu döktü. Ben olsaydım, o sıcakta birazını da kendim için bırakırdım ama o kız tam bir iyilik meleği çıktı."Aslında o gün, evden çıkmadan önce suyumu içerek gelmiştim. Ama eğer susasaydım, yine de o sudan içmeyeceğimi biliyordum. Harika, en azından kendimce bir takım şeyler hatırlamıştım.
"Ya sonra?" dedim uykulu bir sesle.
Gözlerim kapanmaya başlamıştı ama yine de kendimle direniyordum. İçimdeki halatı koparmayacaktım. Esnemem artış gösterince, bana bakan yüzüne bir gülümseme yerleşti ve anlatmaya devam ettin."Sonrası, daha çok şaşırtıcı." dedin sırıtarak. "Beni gördü ve bana el salladı."
"Ne?" dedim gözlerim kocaman açılırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ELASI
Teen Fiction"Dokun," dedin parmaklarımı yanağına tutarken. "Yüzüme dokunmak istediğini biliyorum." Ben aniden gerildim. Sen içtenlikle gülümsedin. "Bak..." dedin parmaklarımı üç ufak çizgine dokundururken. "...üçü de senin için çıktı Duru Seçkin, yüzüme dokunma...