15. Bölüm "Teşekkür"

383 53 17
                                    

Zil mi bozulmuştu yoksa ben mi fazla sabırsızdım? Sabrımı denetleyen şu dakikaların bitmesi için, bir şölen organizasyon edebilirdim. Etrafıma güçlükle bakarken, gözlerim kararmaya meyil tutmuştu. Nihayet zil gümbürtüyle çalmaya başlamıştı da, biraz rahatlamıştım.

Yanımdan apar topar çıkanlara odaklanırken, farkı bir bakış açısıyla süzmüştüm. Herkes ne kadar da aceleciydi. Tahtada bir şeyler karalayan Çağla ile konuşmak istesem de, halim buna hazır değildi. Ama konu sensen; ya şimdiydi, ya da hiç!

"Çağla." dedim ona yaklaşarak. "Tebrikler, besten güzeldi."

Yapayca gülümsemiştim. Bana parıldayan gözlerle baktı.

"Teşekkür ederim, Sarp'ın büyük yardımı oldu."

"Gözlerin parlıyor." dedim boş bir gülümsemeyle.

Gözleri eski haline dönerken, keyfini kaçırdığım için mutlu olmuştum. Sanırım, mantığımı bir yerlerde unutmuştum.

Kalbim aniden sözlerime sarılmış, tehlikeli alarmlar eşliğinde atmaya başlamıştı. Sanki tüm kan damarlarım, kalbime doğru tırmanıyordu. Ağzımdan çıkan her sözden, kalbim sorumluydu.

"Bu şarkım, diğer şarkılarımdan daha özel çünkü."

Ona anlamayan gözlerle bakarken, göz renginin benimkisinden daha açık bir kahvelikte olduğunu fark etmiştim. Ayrıca uzunluğuyla meşhur olan saçlarını, hiç bir zaman toplamazdı. Hiçbir zaman.

"O halde, bestene bir göz atsam sorun olmaz, değil mi?"

Bana, kafası karışık bir görüntüyle onay verdi. Ben ise çoktan sırasına uzanmıştım. Zaten izin vermeseydi de, ne yapıp eder okumanın bir yolunu bulurdum. Çünkü kalbimin sesi, okumamı emrediyordu ve emir büyük yerden olunca, hedefime her şekilde ulaşabiliyordum.

Çağla ile bu güne kadar hiçbir sorunum olmamıştı. Aksine, onu hep kendime yakın bulmuştum. Ama şimdi, neden ona karşı bir soğukluk hissediyordum?

Hızla kağıdı elime aldım. Senin gibi defter tutmamasından ötürü, işim daha kolay bir hale dönmüştü.

'Ben yüzüne bile dokunamazken, sen kalbime dokundun. Yüreğime değdiğin günden bu güne, hayallerime salıncak kurdum.'

Şarkının ilk satırlarını okurken, istem dışı seni düşlemiştim.

'Çevir gözlerini bana doğru, boğulayım denizinde. Ellerim yansın, kavrulsun avuçlarının içinde.'

Gerisini okumama izin vermeden, renkli kağıdını elimden kaptığı gibi katlayıp çantasına attı. Yüzü bana dönük değilken konuşmaya başladı.

"Bu kadarı yeter."

Okumamdan mı haz etmemişti? Yoksa, gizlediği bir şey vardı da, onu mu hatırlamıştı? Aklım, sorularla ayyaşa dönmüştü.

"Bence de." dedim ve oradan uzaklaştım.

Herkes aynı acelelikle yerine otururken, Anıl çalan zile meydan okuyordu sanki. Çağla tek oturduğu sırasına karşı yoğun duygusallık beslerken, Anıl bu duygusallığın içine karışmak üzereydi.

"Oturma diyorum."

"Sadece bir ders Çağla, neden bu kadar asabisin ki?"

"İstemiyorum."

"Anıl." dedim kendi sırasını işaret ederek.

Bana umursamazca bir bakış attı.

KARANLIĞIN ELASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin