Size, (henüz bölümü okumamışken) bir öneride bulunmak istiyorum.Bu bölümü yazdıktan sonra, kaydetmeme rağmen silinmişti. Hala üzülmüyorum değil. Daha sonra, sabahlayarak tekrar baştan yazdım. Yazarken, Selena Gomez'in 'The Heart Wants What Is Wants' şarkısının büyük katkısı oldu. İlk yazdığımda hissettiğim duygular yeniden canlandı. Size önerim, bu bölümü o şarkıyla okuyun.
İyi okumalar.
Boş bir kağıdı ve ucu sivri bir kurşun kalemi elime alarak, kurşun tükeninceye kadar kağıdı karalamaya başlasam, kafamdaki karışıklığı net bir dille anlatabilirdim sanırım. Şu an gördüğüm manzara, hiçbir değişiklik göstermiyordu.
Çağla'ya eşlik etmen bir yana, ona bu kadar içten gülümsemen ister istemez midemde bir bulantı hissettirmişti. Hatta karnımı tutmak üzereydim ki, karşımda duran Rüzgar benden gözlerini hiç ayırmayınca dayanarak kendimi tutmuştum. Minik'in kolu bana çarpınca, yanlışlıkla değdiğini düşünmüştüm ama o tam bir kurnazlık abidesine bürünmüş, delici bakışlar saçıyordu.
"Çağla..." dedi sesini canlı tutarak. "Sen Sarp'ın şarkı bestelediğini nereden biliyorsun? Hem de sınıfta hiç kimse bilmezken."
Minik'in sona doğru ses tellerinden intikam suları akmıştı. Beni kendine doğru çekerken, "Eğer bir an önce kendini fark ettirmezsen, en sonunda Sarp'ı zillinin birine kaptıracaksın." diye uyardı fısıltıyla. "Biraz hareketlen."
Ardından tüm canlı görüntüsüyle Çağla'ya bakmaya devam etti. Yapayca bir gülümseme ulaştırdığını anlamak için filozof olmaya gerek yoktu. Sınıftaki herkes Minik'in sorusunun cevabını duymak için sessizlik oluşturmuştu. Çağla tüm asaletiyle sarı saçlarını geriye atarken, herkesin beklediği cevap, senin ağzından çıkmıştı.
"Çağla ile aylardır atölyede beraber çalışıyoruz." dedin Çağla'ya bakarken. "Son zamanlarda şarkı söylemem için fazla ısrar edince, kendimi durduramayıp biraz mırıldandım işte."
Duyduklarıma inanamayarak ne ara ters köşe edildiğimi düşünüyordum. Keşke Çağla ile bu kadar samimi olduğunuzu daha önceden öğrenebilseydim. Bu haberin çat kapı gelerek kulaklarımı tıklatması beni oldukça rahatsız etmişti.
"Keşke her zaman söylesen..." dedi Çağla keyifsizce.
Birden kendimi Çağla'yı baştan aşağı süzerken buldum. Sarı saçları dümdüzdü ve beline kadar uzanıyordu. Onun da tırnak yeme sorunu olduğu belliydi. Dişlerimi sıktığımı hissedince, kendime hayali bir tokat atıp hemen sana döndüm. Başını olumsuz anlamda sallarken, cevap vermen uzun sürmedi.
"Sanmam." dedin alt dudağını bükerek. "Ama her zaman dinleyebilirim."
Şarkı söylemenin nesi kötü olabilirdi ki? Sınıfta sesi güzel olmayanlar bile avazı çıktığı kadar böğürürken, sendeki bu isteksizliğin kesinlikle farklı bir nedeni vardı. Açıkçası bu konunun üstünü çizmiştim ve peşini bırakmaya da hiç niyetim yoktu.
"Hazır ısınmaya başlamışken, bize bestelediğin bir şarkıyı söylemek ister misin Sarp'cığım?" dedi kimya hocası.
"Aslında söylemesem daha iyi olur hocam..." desen de herkes öyle bir ısrar etti ki, az sonra seni çantanı var gücünle eşelerken buldum.
Çıkardığın lacivert kalıplı defterinden gözümü bir müddet çekemedim, ben senin o defterde hep hangi notları tuttuğunu merak ederdim... Demek ki bestelerini tutuyordun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ELASI
Teen Fiction"Dokun," dedin parmaklarımı yanağına tutarken. "Yüzüme dokunmak istediğini biliyorum." Ben aniden gerildim. Sen içtenlikle gülümsedin. "Bak..." dedin parmaklarımı üç ufak çizgine dokundururken. "...üçü de senin için çıktı Duru Seçkin, yüzüme dokunma...