31- Kaçış

63 8 0
                                    

Berru'dan

Arabayla giderken hâlâ tedirgindim çünkü arabayı süren adam bana güven vermiyordu. Sanki her an haber verecekmiş gibi.

"Kahretsin!" Arabayı hızlandırdığında telaşla arkama baktım. 3 tane siyah araba peşimizden geliyordu.

"Onlar mı?"

"Evet gelin hanım, onlar."

Arkadaki arabalara bakarken sinirle söylendim. "Gelin hanım deme bana!"

"Takıldığın nokta bu mu? Arkamızdalar diyorum, yakalarlarsa biteriz."

"Ne yapacağız?"

"Yol yakınken şu kaçış işinden vazgeçsen he?"

"Saçmalama! Ölürüm de dönmem."

"Birazdan öleceğiz zaten."

Araba hızlandı. Ana yoldan çıkıp ara sokaklara girdiğinde telaşlandım. "Ara sokaklarda bu kadar hızlı süremezsin. Ya çocuk çıkarsa?"

"Allahım sen koru. Kusura bakma abla önce kendi canımı düşünüyorum."

Ara sokaktan çıkıp tekrar ana yola girdiğimizde tekrar arkama baktım. "Yok kimse."

"Evet. Ama hızlı olmalıyız. Bulmaları an meselesi. İstasyona gittiğinde sakın bekleme. İlk bileti al ve git."

"Öyle yapacağım."

"İnşallah düzgün bir yer çıkar."

İstasyona geldiğimizde hemen bilet almaya gittik. Korumanın telefonu çalınca uzaklaşıp konuştu. Tekrar yanımıza geldiğinde telaşlıydı.

"Trene binmenizi bekleyemeyeceğim. Benim peşime de adam takmışlar, gitmem gerek."

"Teşekkür ederim. Dikkatli ol."

Gülümsedi. Mehmet'in yanağından öptü. "Ablanı koru tamam mı?"

Tekrar bana döndü, "Allah'a emanet olun."

O gittikten sonra bilet satan yere gittim. Kadın şüpheyle bana baktı. Üstümdeki sade gelinlik dikkatini çekmiş olmalıydı.

"En erken kalkan trene 2 bilet rica edeceğim."

"En erken kalkan trene?"

"Evet. Hızlı olursanız sevinirim."

Bana doğru yaklaştı, sessizce konuştu. "Yardıma ihtiyacınız mı var? Birinden kaçar gibisiniz, daha doğrusu düğünden kaçar gibi."

Sabrım tükenmeye başlamıştı, zaman kaybediyordum.

"Yok, teşekkür ederim. Biletleri alabilir miyim?"

"Peki. 5 dakika sonra kalkan trenimiz var. İstanbul'a. Yetişir misiniz."

İstanbul dediğinde aklıma hemen Arman gelmişti. O da İstanbul da değil miydi? Aman dedim kendi kendime koskoca İstanbul'da nerede karşılaşacaktık?

"Yetişiriz. Sağolun."

Çantamdaki paranın büyük bir kısmı biletlere gitmişti. Ama şu an bunu düşünecek zamanım yoktu. Koşarak kadının tarif ettiği trene gittik.

Makinist adamın çağrısını duydum. "İstanbul treni için son çağrı!"

Biletlerimizi verip trene bindik. Bulduğumuz ilk boş odaya girip çantamızı yerleştirdim.

Kahkaha atarak kardeşime döndüm. "Başardık Mehmet. Kurtulduk."

El ele tutuşmuş, heyecandan kahkaha atıyordum. Hem kahkaha atıyor hem ağlıyordum. Tren hareket etmeye başlayınca odaya 3 kişi daha girdi. Bizim bu halimizi ve benim kıyafetimi görünce şaşkınlıkla kaldılar.

SENSEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin