39 - Düğün

31 3 0
                                    

Ayşe'den

Onun gittiği yöne baktım. Biraz uzaklaşınca bende ayaklandım ve onun gittiği yöne doğru ilerledim. Ağaçlık alanda ilerlediğimde onu bir ağaca yaslanmış halde buldum. Kollarını kavuşturmuş beni bekliyordu. Üzerine giydiği siyah gömleğin kollarını katlamış, birkaç düğmesini açmıştı.

"Ne var? Niye rahatsız ediyorsun beni?"

"Rahatsız ediyorum?"

"Evet."

Gülümsedi. Ve beni izledi. Sadece bunu yaptı. Gülümseyerek beni izleyen adamın karşısında öylece duramazdım.

"Gerçekten rahatsız oluyor musun? Sadece bir anlığına kalbini dinle."

Kaşlarımı çattım. Bir anlığına düşündüm, kalbimin sesini bu zamana kadar dinlemiştim de ne olmuştu? Terk edilmiştim. Bu düşüncelerimi ona da söyledim.

"Kalbimin sesini dinledim de ne oldu? Terk edildim."

Sıkıntıyla nefes aldı. Uzamaya başlayan saçlarını geriye attı. "Hâlâ aynı konu. Bir anlığına unutamaz mısın şunu?"

Umursamazlığı beni sinir etmişti. O ne hakla bana böyle söylerdi? Üzüntüden değil sinirden gözlerim doldu.

"Hâlâ aynı konu." Gülerek onu tekrar ettiğimde yaslandığı ağaçtan uzaklaştı. Bana doğru attığı iki adıma karşılık geriye doğru üç adım attım.

"Sen- sen gittiğinde hiç düşündün mü bu kız ne halde diye?"

Gözümdeki yaşı sinirle sildim. Şimdi ağlamanın sırası değildi. Kendime bunun için kızdım.

"Sen defolup gittiğinde ben- bittim. Kaç gece uykusuz kaldım biliyor musun?"

"Ayşe ben-"

Gözümdeki yaşlar çoğaldıkça içimdeki sinir çoğaldı. "Hadi herşeyi geçtim. Sana gitme diye yalvarmama rağmen nasıl ardına bakmadan gidebildin?"

"Gitmem gerekti-"

"Sen beni ortada bırakıp gittiğin gün ben kalbimin sesini dinlemeyi bıraktım."

Bana doğru yaklaştı.

"Ben o gün senden nefret ettim!"

Beni kendine çekip sarıldığında geri çekilmeye çalıştım ama başaramadım. Yenilgiyle bana sarılışını kabul ettim. Saçlarıma sayamadığım kadar öpücük kondurdu. "Özür dilerim, özür dilerim."

Bana sarılmasına ne kadar izin verdim bilmiyorum belki bir dakika belki beş dakika. Kokusunu uzun bir aradan sonra duymak içimdeki özlem ateşini körükledi. Bu kokuyla sarhoş olamazdım. Kendimi geri çektiğimde itiraz etmeden bıraktı.

Gözyaşlarımı sildiğimde onunda ağladığını gördüm. Yüzündeki üzüntüyle beni izliyordu.

"Bana öyle bakma."

"Nasıl?"

"Acıyormuş gibi. Merak etme bu gözyaşları üzüldüğümden değil, sinirlendiğimden."

Karşımdaki adamın kırılışını izledim. Bende kırılmıştım, sıra ondaydı.

"Artık dolaşma etrafımda, beni yolda görürsen yolunu değiştir. Adımı alma ağzına."

"Oysa en çok senin adın yakışır ağzıma."

Söylediği cümleden etkilensem de duymamış gibi yaptım. "Beraber görünmemiz hoş olmaz."

"O niye?"

"İstemeye gelecekler beni. Belli olmaz yakında evlenirim belki. Çıkacak söze de dedikoduya da tahammülüm olmaz."

SENSEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin