33 - Namuslu Bir Kız

47 6 0
                                    

Ayşe'den

Bu sesi tanıyordum. Başka bir erkeğin elini sıktığımda hayvan gibi bağıran tek bir kişi olabilirdi. Mustafa.

Ahmet'in elini bırakmadan arkama, sesin geldiği yere döndüm. Büyük adımlarla yanımıza geldiğinde gözleri ellerimizi buldu. Ahmet elini hızlıca çekip kendini düzeltti.

"Komutanım-"

"Ne işin var senin burada?"

"Size haber-"

"Hemen işinin başına dön!"

"Ama askeriye-"

"Sana git dedim."

Oldukça sessiz söylediği cümleyle ben bile ürperdim. Bağırmasından daha etkili olmuştu.

"Emredersiniz komutanım."

Asker selam verip gittiğinde şaşkınlıkla arkasından bakakaldım. Mustafa oldukça bu çocuk bu köyde rahat gezemezdi.

"Ne işin var bu adamla?"

"Ya sanane?"

"Ne demek sanane?"

"Ya Mustafa sen aklımı mı sınıyorsun? Asıl senin ne hakkın var benimle böyle konuşmaya?"

"Böyle konuşma-"

"Nasıl konuşayım? Sen olayları idrak edemiyor musun? Sen ve ben ayrıldık!"

Sinirlendiğim için sesim normalinden yüksek çıkmıştı.

"Ayşe başka bir yerde konuşalım."

Elimi tutup yürümeye başladığında sinirle elimi geri çektim.

"Konuşmayacağım. Seni görmek istemiyorum, sesini duymak istemiyorum-"

"Ben istiyorum ama!"

"Banane!"

Tekrar elimi tuttuğunda söyleyeceklerimi yuttum. Çünkü yolun karşısında bize doğru gelen bir adet cadı vardı. Tiksintiyle yüzümü buruşturdum. Bunu Mustafa'nın görmesi işime gelirdi ve görmüştü.

"Oğlum? Ne işin var senin bu kızla?"

"Anne-"

"Bende aynısını söylüyordum kendisine ama sizin bu kalın kafalı oğlunuz anlamıyor. Bazı huyları size çekmiş."

"Bak sen şuna! Terbiyesiz işte ne olacak! Benimle ve oğlumla düzgün konuş."

"Benim tercihim hiç konuşmamak ama ne oğlunuz ne de siz peşimi bırakmadınız. Ne lanet bi aileymişsiniz sülük gibi yapıştınız!"

"Ayşe-"

"Bana bak, oraya gelirsem alırım ayağımın altına he!"

"Kaç yaşında kadın, ettiği laflara bak! Senin yaşıtların tahtalı köyü ziyarette ama senin aklın fitnede fesatta!"

"Bir de bana gelin olacaktı bu! Ben-"

"Anne yeter!"

Mustafa'nın bağırmasıyla ikimiz de korkudan sustuk. Hâlâ elimi tuttuğunu fark ettim.

"Ay bırak be."

Geri çekildiğimde Mustafa sinirle konuşmaya devam etti.

"Yakışıyor mu şu laflar ağzınıza? 5 yıl önce de aynıydınız 5 yıl geçti bir gram düzelme yok. Bundan sonra böyle olmayacak. Anne bir daha Ayşe'yle böyle konuşma. Ayşe sende-"

"İkinizde gidin hayatımdan. Ben ne seninle ne de bu kadınla konuşmadım. Siz beni konuşturdunuz!"

"Ya sabır ya sabır! Kızım iki dakika sussana. Taramalı tüfek gibi, dur az motorun soğusun."

SENSEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin