Dudaklarına tüy kadar hafif bir öpücük kondurup geri çekildim.
İstediği olmuştu işte, ilk hamleyi ben yapmıştım.
Gözlerimi açtığımda yüzündeki gülümsemeyle beni izliyordu. Gülümsemesi masumluğunu kaybetti, her zamanki gıcık gülümsemesi geldi.
"Öpmelere doyamadın Öğretmenini? İnsan hiç öğretmenini öper mi?"
Sinirle omuzuna vurdum. Bu romantik anda söylenecek söz mü bu? Kucağından inmek için çırpındım.
"Seni öpende kabahat! İndir beni!"
Sesli kahkahasını duyunca hemen elimle ağzını kapattım. "Ya susar mısın!"
Elimi çektiğimde hâlâ gülerek beni izliyordu. "Yeterince eğlendin, bırak beni!"
"Ya kızım seviyorum, sevdiğimden takılıyorum sana."
"Belli baya seviyorsun, bir daha söylemeyeceğim indir beni."
Cümlemin bitmesiyle onun beni öpüşü bir oldu. Ne olduğunu anlamadan alt dudağımı kavrayıp öpmeye başladı.
Onun öpüşüyle benim öpüşümün arasında çok fark vardı. Ben masumca bir öpücük bırakıp geri çekilmiştim ama o resmen dudaklarımı talan ediyordu.
Karnımda kelebekler uçtu. İlk defa birisiyle böyle bir an yaşıyordum ve kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ne yapacağımı şaşırmıştım.
Hafifçe geri çekilip yanlız benim duyacağım şekilde fısıldadı. "Karşılık ver bebeğim."
Dediği şeyi ve ses tonunu sindirmeye çalışırken üst dudağımı talan etmeye başlamıştı bile. Titreyen ellerimi boynuna doladım, onun aksine yavaşça öpmeye başladım.
Ondan öğrendiğim kadarıyla, acemice öpüşüne karşılık verdim. Dudağımda hissettiğim sızıyla inleyerek geri çekildim. Dudağımı ısırmıştı.
Nefes nefese kısık sesle konuştum "acıdı."
Karşılık olarak konuşmak yerine tekrardan dudaklarıma uzandı. Isırdığı yerin üstünden diliyle geçtikten sonra tekrar öpmeye başladı.
Her seferinde daha ne kadar şaşıracaktım? Dilini ağzımın içine ittiğinde ensesindeki saçını çekiştirdim. Bu yaptığım hoşuna gitmiş olacaktı ki boğukça inlediğini duydum. Öpüşme sesimize birde yağmur sesi karışınca hayatımda hiç yaşamadığım bir deneyimi yaşamış oldum.
Koşarak Aysellerin bahçesine girdiğimde çoktan sırıl sıklam olmuştum. Aysel bana kendi kıyafetlerinden birini vermişti, şimdi de onun odasında kahve içiyorduk.
Bana verdiği havluyu ıslak şaçıma sardım. Ona baktığımda gülerek bana bakıyordu.
"Nereden geliyorsun güzellik? Ya da bahçe güzeli mi demeliydim?"
"Ne?! Gördünüz mü? Senden başka gören oldu mu?"
"Yok yok telaşlanma. Ben gördüm sadece. Hayriye abla çağırmıştı dönüşte size uğrayacaktım, sizi görünce geri döndüm."
"Ohh çok şükür."
Ellerini çeneme koyup dikkatlice bana baktı. "Dudağın- hii! Yoksaaa-"
"Ya sus! Birşey yok uçuk çıktı."
"Uçuk az önce mi çıktı? Beni kandıramazsın. Çabuk anlat."
"Yaa off. Beni görmeye gelmiş. Bende ne yapayım yolun ortasında konuşacak halimiz yok, bahçeye çağırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSEDİM
RomanceAilesinden, kimliğinden kaçmak isteyen Arman öğretmen olur ve sıkıcı şehirden güzel bir köye yerleşir. Sevdiği kızla evlenme hayalleri kurarken ne geçmişi ne de düşmanları onun peşini bırakmaz. Babasının kirli geçmişinin bedellerini o öder. En kötü...