Berru'dan
Tren varacağı yere yaklaştığında içimdeki korku büyüyordu. Sahi ne yapacaktım ben? Çantamdaki para en fazla bir üç dört gün yeterdi. Üç dört günde iş bulabilirmiydim?
Aklıma bir anda Ayşe ve Ayselle gittiğimiz falcı kadına gitti.
Ölüm görüyorum demişti, annem ve babam ölmüştü.
Ayrılık görüyorum demişti, ailem dahil herkesten ayrılmıştım.
Kavuşmak için sabret demişti. Kaderinde olanı yaşa demişti.
Ona uzattığım parayı geri çevirmiş ve birgün buna muhtaç olacaksın demişti...
Kadının söylediklerine inanmamıştım ama hepsi olmuştu işte. Nasıl görmüştü bunları? Belki de daha fazlasını görmüştü ama söylememişti. Korkudan ellerim titremeye başladı.
Ne yani, bu falcılar gerçek miydi?
Ellerimi tutan ellerle ürperdim. Korkuyla başımı kaldırdım, Kadriye hanımdı. Herkes uyuyordu.
"İyi misin kızım?"
Cevap veremedim. Çantasından çıkarttığı şişe suyun kapağını açıp bana uzattı. Titreyen ellerimle içtiğimde tekrar sorudu.
"Kabus mu gördün diyeceğim, uyumuyor gibiydin. Uyuyor muydun?"
"Teyze sen falcılara inanır mısın?"
"İnanırım tabii. Ama her falcıya da inanmayacaksın. Mesela benim arkadaşım var, çok iyi fal bakar."
"Anladım."
"Neden sordun?"
"Hiçç, aklıma geldi. Ne kadar kaldı yolun bitmesine?"
"Bir saat."
Sıkıntıyla üzerimdeki beyaz elbisenin tülleriyle oynadım.
"Ömer, uyandın mı anneciğim? Babanı da uyandır birşeyler yiyelim."
Sepetten sandviç ve içecek çıkarttı. "Oğlum çok yemenin ilk defa faydasını gördük."
Ömer gülümsemişti.
Demek gülümsemeyi biliyordu.
Kadriye teyze bana gülerek konuşmaya devam etti. "Her zaman çok yer. Bu yüzden 3 değil 5 sandviç hazırlamıştım. Sizin kısmetinizmiş."
Ömer bize sandviç ve içecekleri uzatınca kibarca geri çevirdim. "Teşekkür ederiz. Aç değiliz. Afiyet olsun size."
Kadriye teyze hemen lafa girdi. "Olur mu öyle şey kızım? Al bakalım hemen."
"Yok, gerek-"
Ömer, "al işte. Kardeşin küçük daha. Aç kalmasın."
"Az kalmış zaten. İnince yeriz."
Ömer oturduğu yerden kalktı. Sandviçlerden birini açıp Mehmet'e verdi. Meyve suyunu da verdiğinde kardeşim benim aksime seve seve kabul etmişti.
Diğer sandviçi bana uzattı. "İstemiyorum."
"Ya ne inatçı birşeysin sen!"
Sandviçi ve içeceği kucağıma bırakıp yerine oturdu. Birşey söylememe fırsat kalmamıştı.
Kadriye hanımın güldüğünü gördüm. Biraz gurur yapıp yemedim, pencereden dışarıyı izledim. Ama midem aksini söylüyordu. Dayanamayıp kucağımdaki sandviçin paketini açtım. Bir ısırık aldığımda sanki 1 aydır yemek yemiyormuşum gibi iyi gelmişti. Midem bayram ederken istemsizce gülümsedim ve ikinci ısırığı aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSEDİM
RomanceAilesinden, kimliğinden kaçmak isteyen Arman öğretmen olur ve sıkıcı şehirden güzel bir köye yerleşir. Sevdiği kızla evlenme hayalleri kurarken ne geçmişi ne de düşmanları onun peşini bırakmaz. Babasının kirli geçmişinin bedellerini o öder. En kötü...