Ayşe'den
Mustafa ile evin içini gezerken içimdeki sesi bastıramadım. Bu köyde babamın ve annemin pek çok tanıdığı vardı. Nedense kendimi çok suçlu hissediyordum ama asla pişman değildim. Eğer kaçmasaydım annem kararından dönmezdi.
"Nasıl, beğendin mi?"
"Evet. Çok güzelmiş."
Hüzünlü çıkan sesimi duyunca yanıma geldi. "İyi misin?"
"Evet, iyiyim."
Gülümsedim. Üzülmesini istemiyordum. "Ne zaman evleneceğiz?"
"Haftaya cumartesi olur mu senin için? Eve eşya falan almak lazım önce."
"Olur. Fark etmez."
...
Berru'dan
Cüzdanındaki paraları sayarken mutfağa Ömer girdi. Kemanını masanın üzerine koyup yanıma oturdu. "Ne yapıyorsun?"
Paraları saymaya devam ederken konuştum. "Ömer, pastalar ne kadardır acaba?"
Güldü. "Canın pasta mı çekti?"
Gülümseyerek ona döndüm, "hayır. Mehmet'in doğum günü." Elimdeki paraları ona uzattım. "Bunlar yeter mi?"
Paralara göz atıp onları tekrardan bana uzattı. "Bence sen bunları hediye parası için sakla."
"Pastayı ne yapacağız?"
"Senin haberin yok galiba? Annem çok güzel yapar. Haber vereyim yapar. Akşam, misafirler gidince kutlarız burada?"
"Yaa olur mu öyle?"
"Olur tabii. Anneme haber vereyim sonra seninle hediye almaya gidelim."
Annesiyle kısaca telefonda konuştuktan sonra hediye almaya gittik. Ben ayakkabı almıştım. Ömer ise hediyesini bana göstermemişti. Ben arabada onu beklerken o aldığı hediyeyi paket yaptırıyordu.
Arabanın içinden etrafa baktım. Çok kalabalık olsa da oldukça güzel bir şehir diye düşündüm. Yan tarafa döndüğümde Ömer'in elinde poşetlerle geldiğini gördüm. Ama sadece Ömer'i görmemiştim, kalbimin yerinden çıkacak kadar hızlı atmasına sebep olan adamı da görmüştüm. Ömer karşısına bakmak yerine poşetlerin içinde birşeyler aradığından, karşısındaki adamı görmemişti. Çarpıştıklarında düşen birkaç poşetle gözlerimi sıkıca yumdum.
Tekrar gözlerimi açtığımda poşetleri yerden kaldıran adamı gördüm. Arman'ı. Ömer'le kısaca konuştuktan sonra ona yardım teklif etmiş olacaktı ki, elindeki poşetlerle arabaya doğru geldiler. Hemen önüme dönüp olabildiğince yüzümü gizledim. Araba çalıştığında başımı kaldırdım. Ömer'in şüpheli bakışlarına aldırmadan pencereyi açıp nefes almaya çalıştım.
"İyi misin?"
"Hı? İyiyim, neden iyi olmayayım ki?"
"Ne bileyim. Bi kötü gördüm seni."
"Yok, birşey yok."
Araba mekanın önünde durduğunda hemen indim. Ömer'i beklemeden ilerledim. Bir an önce odama gitmek istiyordum. Odama girdiğimde gözümde biriken gözyaşlarımı daha fazla tutamadım.
"Toparlanmam lazım, plan yapmam lazım. Bugünkü doğum gününe Duman'ı ve Şebnem'i de bir şekilde davet etmem gerekiyor. Ama öncesinde kelepçenin anahtarını bulmam lazım!"
Gözlerimi silip derin nefes aldım. Kendime geldiğimden emin olduğumda odadan çıkıp Duman'ın odasına doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde içimden bildiğim tüm duaları okudum. Kapıyı çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENSEDİM
RomanceAilesinden, kimliğinden kaçmak isteyen Arman öğretmen olur ve sıkıcı şehirden güzel bir köye yerleşir. Sevdiği kızla evlenme hayalleri kurarken ne geçmişi ne de düşmanları onun peşini bırakmaz. Babasının kirli geçmişinin bedellerini o öder. En kötü...