Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💅💞Burada sadece üzerimde buraya geldiğim kahve elbise olduğu için artık İdil Hanım'ın benim için verdiği kıyafetlere geçiş yapmıştım.
Aramızda birkaç beden fark olmasına rağmen verdiği iç çamaşırları oluyordu. Üzerimde onun buz mavisi gömleklerinden biri ve altımda da siyah dantelli bir iç çamaşırı vardı.
İdil Hanım da duştan sonra rahat giyinmişti. Tek parça dizinin üzerinde siyah bir geceliğin üstüne sabahlığını çekip belinden kuşağını bağlamıştı.
Duştan sonra bizim için masaya hazırlanmış kahvaltı masasındaydık. Gerçekten de eksiksiz bir masaydı.
Dün geceden beri aç olduğum için tabağımı doldurmaya başlamıştım bile..İdil Hanım da karşımda kahvesini yudumluyordu.
Tabağıma aldıklarımı büyük bir iştahla yerken yanaklarım çiğnemeye çalıştığım peynirli börek ile şişmişti. Zeytini de sıkıştırmaya çalıştığım sırada İdil Hanım ile göz göze geldim.."Yavaş ye Hazan..Kaçmayacak hiçbiri.." diyip güldüğünde ağzımdaki büyük lokma daha da büyüdü. Güçlükle çiğneyip yuttuğumda yanımdaki sudan büyük yudumlar aldım. O da elindeki gazeteyi açıp, katlayıp okuyordu.
"Ben çok acıkmışım da.." dediğimde bir şey söylemedi. Çayıma masadaki küp şekerlerden altı tane atıp karıştırırken bir yandan da masanın ortasındaki menemeni kesiyordum.
"Gastronomide şekerin zararlarını anlatmıyorlar mı?" dediğinde önce İdil Hanım'a sonra karıştırdığım çayıma baktım. Yani böyle her şeye karışacaksa ben nasıl güzel bir kahvaltı yapabilirdim ki..
"Yani zararlı tabi ama..Alışkanlık işte.." diye açıkladığımda beyaz fincandaki kahvesi yudumladı.
Tabağımdaki peyniri bu kez daha küçük parçalarla ağzıma attım. O ise sadece kahve içiyor ve beni izliyordu. Masanın diğer ucundaki kutuyu uzattı. Ağzımdaki lokmayı çiğnerken bana uzattığı kutuyu aldım.
Kurdelesini açtığımda içinden yeni bir telefon çıkmıştı. Telefonu elime alarak İdil Hanım'a baktım..
"İçine kaydettiğim numaralar dışında kimseyi arama..Ve ben aradığımda aç..Anlaşıldı mı? Aklına takılan bir şey var mı?" diye sorduğunda dün gecenin sebebi olan telefonu masaya bıraktım."Telefon fabrikanız mı var?" dediğimde güldü. Bu gülüşler artık öyle beklenmedik ve ani oluyordu ki onu bir anda karşımda gülerken görme süprizini seviyordum.
Gülen gözleri, siyah saçlarıma zıt beyaz teni, sabahlığından hafifçe görünen göğüsleri ile izlemesi güzel bir manzaraydı.
"Sayende olmalı herhalde..Kaya'ya mesaj attım kahvaltı ile getirdi.."dediğinde teşekkür ederek tabağıma menemen aldım. Aklım hala yemekteydi çünkü gerçekten çok acıkmıştım.
"Peki siz ne iş yapıyorsunuz efendim?" sorum ile ağzına attığı fındığı hızlıca çiğneyip yuttu.
"Yöneticiyim.." dediğine başımı salladım.Yönetici ve otoriter tarafını tadan biri olarak hiç şaşırmamıştım.
"Neyi yönetiyorsunuz?" diye sorduğumda normal bir sohbetin ortasındaydık. Ona sorarken çekinmiyor ya da korkmuyordum. Özründen sonra İdil Hanım gözümde daha masum bir haldeydi.
"Bakıyorum bu sabah çok meraklısın.." dediğinde normal sohbet sınırlarını aşmıştım sanırım. Gazeteyi dizlerine indirip söylemişti. Bir şey söylemedim. Ağzımda doldurduklarımı çiğnemek ile meşgul oldum.
"Yurt dışında bir şirket..Para ve portföy yönetimi..Finans yani.." dediğinde başımı salladım. Yani sanki uzun uzun anlatsa anlayacaktım ya..Baştan bu cevabı verse de aynı tepkimi verecektim.