HAZAN'DANMahkeme sonuçlanmış beklediğimiz gibi çocuklar İdil'in vesayetine geçmişti. Ayça onlarla veda edip gittiğinde yine üzüldüler ama hayatları artık bu şekilde devam edecekti. Anneler gününü birlikte geçirmişlerdi yılın belli zamanları yine gelecekti ama sürekli konuşamayacaklardı işte.
Okulun otoparkına park ederek içeri girdim. Mezuniyetim yaklaşıyordu. Havalar iyiden iyiye ısınırken ben okuldaki son günlerimi geçiriyordum.
Karşımdan gelenleri gördüğümde durdum. Yani tesadüf mü yoksa kaderin bana oyunu mu?
Ekim ve yanında bir adam..Ama bir saniye..Bu adamı tanıyordum..Restorandaki o adam..Aslı ile gittiğimiz yerdeki adam..İyi de Ekim'in burada bu adamla ne işi vardı?"Hazan..Selam.." dediğinde şaşkınlığımı atmaya çalışarak zoraki ve soğuk bir şekilde konuştum.
"Selam.."Yanındaki adamı işaret etti.
"Abim..Erdem.." dediğinde abisi bana elini uzattı."Biz tanışıyoruz zaten değil mi Hazan?" diyip gülümsediğinde Ekim şaşkınlıkla bana baktı.
"Nerden?" hemen sorduğunda ben de hemen konuştum.
"Aynı restoranda yemek yiyen sıradan iki kişiyiz.." restoranda onu reddettiğim geceden sonra otele gelip yanlış anlaşıldığını ve kahve içmek istediğini söylediğimde söylediğim şeyi yineledim."Nasıl yani?" Ekim anlamak ister gibi yeniden sorduğunda bu kez o konuştu.
"İki kahve teklifimi de reddeden ilk kadın oldu Hazan Hanım.." Ekim'e açıkladıktan sonra bana döndü.
"Yine karşılaşacağız demiştim değil mi?" diyip gülümsediğinde ben gülmedim.
"Dünya küçük malesef.." diyerek yürümeye başladım.
Ne abisi bitiyor ne kardeşi..Bir de üstüne İdil ile hala soğuğuz zaten..Çocuk ve evlilik olayını yeniden konuşmadığımız sürece böyle gergin olacaktık tabi..Aramızda kocaman bir dağ gibi duruyordu.
Tuvalete girdiğimde kapı benden sonra hemen açıldı ve sertçe kapandı.
"Abimle mi Hazan?" Ekim hesap sorar gibi çıkıştığında şaşkınlıkla ona baktım."Ne saçmalıyorsun sen ya? Ne işim olur benim abinle?" ben de aynı öfkeyle söylediğimde derin bir nefes verdi.
"Nerden bu tanışma o zaman?" tam anlamıyla bana hesap soruyordu. Hayır bu hakkı ve cesareti nerden alıyordu acaba?
"Ekim sana noluyor ya kendi kendine bi hallerdesin? Sen kimsin de ben sana hesap vereceğim?" gayet net bir tavırla konuştuğumda mavi öfkeli gözleri bir anda söndü ve sakinleşmek için derin bir nefes aldı.
"Özür dilerim..Bir an öyle duyunca..Tamam..Bir şey olmadı diyorsan sana inanıyorum.." bana kısaca baktı.
"Kusura bakma.." dediğimde şaşkınlıkla onu izledim.Kendi kendine bana kızıyor sonra da sakinleşip özürler diliyordu.
"Ekim..Gerçekten bu halin can sıkıcı olmaya başladı. Aramızda asla bir şey olmayacak..İdil'i seviyorum.." gayet net ve kesindim. Başka türlü anlamayacaktı çünkü.Derin bir nefes verip arkasındaki duvara yaslandı.
"Ben sadece sonradan pişman olmamak için şansımı denemek istemiştim Hazan..Bilmiyorum bir enerji hissettim aramızda..Birlikte mutlu olabileceğimizi düşündüm." tam gözlerime bakıyordu."Israrcı olup seni rahatsız ettiysem kusuruma bakma..Bundan sonra çevrende dolaşmam.." kapıyı açıp çıktığında nihayet derin bir nefesle rahatladım.
İşte olması gereken buydu..Daha kaç kez onu reddetmem gerekiyordu ki? İdil duymadan bu meseleyi hallettiğime sevinmiştim.
Aramız zaten soğukken bir de üstüne Ekim gelirse onu kontrol etmek gerçekten imkansız olurdu.
O konuyu açmadığı için ben açmaya karar verdim. Bir şekilde yeniden konuşmalıydık.