"Evet Önem Hanım..Sağolun.." başımı sallarken bir elimle de ensemi ovuşturuyordum.
"Anlayışınız için teşekkürler.." bir elimle telefonu tutarken sağa sola adımlıyordum."Su iç.." diyerek uzattığı şişeye baktım. Gözlerimi devirip diğer tarafa adımladım.
"Tamam Önem Hanım.." dediğimde telefonumu kulağımdan çekip aldı.Ona baktığımda telefonu kapatıp bana geri verdi. Suyu da kucağıma doğru bastırıp uzaklaştı. Bir şey söylememiş ama tavırları ile kıskançlığını belli ediyordu..Gidip babaannemin yanına oturdu ve bana kısa bir bakış atıp ona baktı.
Babaannem ile bir sohbete girdiğinde ben de onların karşısındaki koltuğa oturdum.
Sabah olmuştu.. Dualarla Egehan'ın uyanmasını bekliyorduk..Bakışlarım koridorun diğer ucuna sabitlendi. Şaşkınlıkla baktım. Gözlerime inanamadığım için birkaç kez kırpıştırdım. Uykusuzluktan ve yorgunluktan dolayı halüsinasyon görüyordum sanırım çünkü annemin burada olmasının başka bir açıklaması yoktu.
Ona anne demek istemezdim..Sadece küçükken bizi terk edip gidişini hatırlıyordum..Özellikle lisede onu araştırmış ve yaşamını bulmuştum. Uzak bir yere taşınıp başka bir adamla evlenmiş ve iki çocuğu olmuştu. Bizi istemediğini açıkça söyleyerek gittiğini hatırlıyordum. O yüzden ona ulaşmadım. Onunla hiç konuşmadım. Sadece birkaç kez onu uzaktan izlemiştim. Ama bizi istemeyen bir kadının yanına gidip kızınım demek istememiştim.
Şu an koridorun ucundan büyük adımlarla üzerimize geliyordu. Üzerinde büyük bir kaban içinde de kapüşonlu bir eşofman takımı vardı. Spor ayakkabılarına ve salaş haline rağmen varlıklı görünüyordu çünkü yeni eşinin zengin olduğunu biliyordum.
Ayağa kalktım..Ben de ona doğru yürüdüm.
"Senin ne işin var burda?" diye bağırdığımda bana şaşkınlıkla baktı. Beni baştan aşağı süzdü. Yüzüme uzun uzun baktı.
"Hazan..Ne kadar büyümüşsün.." dediğinde yarım ağız güldüm.
"Hep altı yaşında kalacak halim yoktu ya.." dediğimde bir şey söylemedi. Bana bakmayı sürdürdü."Egehan nasıl?" diye sorduğunda derin bir nefes verdim.
"Serpil..Hoşgeldin.." babaannem konuştuğunda o ve İdil Hanım'ın yanıma geldiğini fark etmiştim.
"Ne diyorsun babaanne ya..Bırak..Gel oturalım biz o da gidecek zaten.." diyerek babaannemin koluna girdiğimde kolunu benden çekti.
"Hazan..Sen çık bi hava al..Hadi kızım.." dediğinde dern bir nefes verdim. Bizi terk edip giden kadına karşı bu dostça tavır sinirleri bozuyordu.
"Ben gitmiyorum..Kardeşimin yanındayım..Burda olmaması gereken kişi o..Yıllar önceki gibi defolup gitsin.." biraz de yüksek sesle söylemiştim. Yüzü düşmüştü.
"Hazan..Gel hadi.." İdil Hanım kolumun üstünden tuttuğunda hızla kolumu ondan çektim..
"Sen de bırak be..İstemiyorum kimseyi.." diyerek koridoru öfkeyle yürüdüm. Önce İdil Hanım sonra da bu anne olacak kadın..Kötülükler üst üste geliyordu, kardeşim vurulmuş yatarken ben de bunlarla uğraşmak zorundaydım.
Derin nefesler alarak yürüdüm. Sakin olamıyordum. Yıllar önce defol git ama şimdi sanki bir işe yarayacakmışsın gibi gel..Samimiyetsiz..
Hastanenin bahçesine çıktığımda soğuk havadan derin bir nefes aldım.. Saçlarımı karıştırıp etrafta yürüdüm.
"Senin öfken de en az benimki kadar tuhaf.." duyduğum sesle hastanenin bahçe kapısının önündeki İdil Hanım'ı gördüm. Onu umursamadan derin nefesler alarak yürümeyi sürdürdüm.