Saat gecenin üçünü geçiyordu. Otelden çıkış yapmış ve arabaya binmiştik. Şimdi bu yolu mutlu ve huzurlu şekilde bitirip sabaha karşı deniz görerek bitirmek vardı ama bu bir tatil yolculuğu değil kaçış yolculuğuydu. Gerçi kaçtığım kişi şu an arabayı kullanıyordu ama..Neyse ki uzun zaman sonra babaannem ve kardeşimi görecektim. Buna değerdi.
Karanlık ve yol uykumu getirdiğinde koltukta kıvrıldım.Beni sevdiğini söylemiş ve benden özür dilemişti...Kendince bir yol bulmuştu ve ben uyurken açmıştı bana kendini. Dışarıdan kocaman güçlü kendinden emin bir kadın gibi görünse de hislerini yüzüme karşı söylemeye çekinen mahcup bir çocuk gibiydi.
Onun bu halini sadece ben biliyordum. Onu öyle sadece ben görüyordum.Gözlerim yolu takip etmenin sıradanlığıyla kapandı.
•••
"Hazan..Uyan hadi.." İdil Hanım'ın sesi kulaklarıma dolduğunda kıpırdandım. Koltukta kıvrılmaktan tutulmuştum ve arkama yaslandığım için sırtım daha da çok ağrımıştı. Etrafıma bakınırken İdil Hanım konuştu.
"Memleketine geldik..Eviniz nerede?" dediğinde ona baktım.
"Biliyorsunuzdur zaten.." imalı bir şekilde söylediğimde yarım ağız güldü.
"Evet Hazan..Araştırdım ama aklımda değil..Bakıyorum laf sokmada hızlandın. Uykundan uyanır uyanmaz.." onca saat araba kullanmasına rağmen enerjik bir sesle söylemişti.
"Öyle mi oldum? Demek ki birbirimizi değiştiriyoruz.." dediğimde bir şey söylemedi. Telefonu uzattı. Konumu girerek telefonu tekrar ona verdim. Sessizlik içinde yeni bir yolculuğa başladığımızda etrafı izliyordum. Değişen bir şey var mı diye bakıyordum. En son 2 ay önce gelmiş olmama rağmen özlemiştim.
Birkaç dakika sonra evdeydik. Büyüdüğüm mahalleye ve iki katlı eski ahşap eve özlemle baktım.
"Getirdiğiniz için teşekkür ederim.." kısa bir teşekkürden sonra inip gitmeye niyetlenmiştim ki İdil Hanım'ın sözleri işe tuttuğum kapı kolunu geri bıraktım.
"Hemen kovuyor musun Hazan? Davet etseydin babaannenle tanışırdık.." ona baktım.
"Pardon? Ne olarak tanıştıracağım sizi?" şaşkınlıkla sorduğumda İdil Hanım gayet doğal ve sakince cevapladı.
"Patronum de, arkadaşım de istediğini de bana fark etmez.." diyip omuzlarını silkti.
"Hayır..Ona yalan söylemek istemiyorum.." konuşmamı bölen cama vurulma sesi ile ikimiz de yanımdaki cama baktık. Ben şaşkınken İdil Hanım memnundu çünkü babaannemdi bu.
Arabadan indiğimde hemen sarıldı.
"Hazan'ım..Ne güzel süpriz bu.." babaannem kemiklerimi sıkarcasına sarılırken sırtım inanılmaz bir acı ile adeta sıkıştırılıyordu. Ama belli edemezdim. Aylarca görmeyip özlediğim babaanneme sarılırken düşündüğüm buydu..Belli etme ki anlamasın.. Nihayet acı verici sarılma bitiğinde kendimi gülümsemeye zorladım çünkü hala o sızı devam ediyordu.
"Kiraz'ım..Ne çok özlemişim" babaannem bana dikkatle bakıyordu. Eli hemen çeneme gitti. Başımı sabitledi ve dudağımda İdil Hanım'ın tokatlarından oluşan yaraya baktı.
"Hazan ne oldu sana?" Endişe ile sorduğunda gözlerinde korkuyu görmüştüm. Dikkatle yaraya ve hemen ardından gözlerime bakıyordu.
"Bişey yok Kiraz'ım ya..Benim sakarlıklarım yine..Geçen gün derste mutfak ıslakmış kaydım çenemi vurdum işte.." hemen konuyu değiştirmek adına hızlıca devam ettim.