HAZAN'DANO geceden sonra babaannem ile bir kez daha görüşmeyi denemiştim ama hala aynı sert tepkiyi verdiği için üstelemedim. Egehan ile vedalaşıp çıktım.
Galiba en güzeli zamana bırakmaktı.
İdil ile dönüş yolculuğundaydık..Jet bize dakikalar içinde şehir değiştirtirken ben İdil'in omzunda uyukluyor o da tabletinden işle ilgili bir şeylere bakıyordu.
Kokusu burnuma geldikçe istemsizce gülümsüyordum. Birlikte atlattığımız şeyler arttıkça birbirimize bağlanmamız da artıyordu.
Beni başımın tepesinden öpüp küçük masadaki şampanyasına uzandı. Yerim o denli rahat ve güzeli ki hiç kıpırdamadan onunla olmanın tadını çıkardım.
Jet yere indiğinde el ele tutuşarak yürümeye başladık. Merdivenlerden indiğimizde şaşkınlıkla karşımdaki manzaraya sonra İdil'e baktım.
Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken ciddi olup olmadığını anlamak için İdil'den onay bekliyordum. Anahtarı havada salladığında şaşkınlığım yerini kocaman bir gülümsemeye bıraktı.
Anahtarı elinden kaparak üzerinde kocaman kırmızı kurdele olan gri G kasa Mercedes'e koşmak için jetin merdivenlerini indim.
Arabanın şoför koltuğuna bindiğimde İdil de ağır ağır yanıma geliyordu.Yan tarafa oturmadan önce kapıyı açarak bana baktı.
"Teşekkür yok mu?" diyip güldüğünde arabadan inerek yanına koştum. Ona kocaman sarılarak parmak uçlarımda yükselip dudaklarına yapıştım.İdil'i büyük bir zevkle öperken o da beni belimden kendine çekiyordu. Kolumu boynuna dolayıp alınlarımızı birbirine yasladık.
"Teşekkürü gece etsem.." diyip sırıttığımda beni daha da sıkıp kendine çekti.
"Hazan..Seni yerim bak.." dediğinde başımı geri atarak güldüm.O da çene hattımdan önce ısırıp sonra öptü.
"Seni çok seviyorum bitanem...Çok teşekkür ederim.." o beni öperken ona gülerek söylüyordum."Çok rica ederim ben de..Hadi eve sür bakalım.." yanağına kocaman bir öpücük bırakıp arabanın etrafından dolandım.
O da yanıma oturduğunda hala korumalıkları üzerinde olan yeni kokulu lüks arabanın içindeydik.
"Sürüş dersi ister misin?" elini bacağımda gezdirirken bana yaklaştı. İkimizin de aklına aynı an gelmişti. Ben araba sürerken İdil'in beni zevkle tatmin ettiği o an..
"Ya İdil..Bi dur..Arabayı deneyelim.." dediğimde yerine geçmeden önce kemerimi taktı ve yanağıma bir öpücük bıraktı. Kendi kemerini de taktığında bana kısaca baktı.
"Sağ koltukta olmak da fena değilmiş ya..Yol boyu sen izleyebilirim.." diyip güldüğünde ben de güldüm.
Arabayı çalıştırıp yola koyuldum. Gerçekten de İdil yol boyu beni izliyordu.
Eve geldiğimizde hemen çocuklarla buluştuk çünkü birbirimizi çok özlemiştik. Sadece 4 gün ayrı kalsak da bu bile yetmişti.
Lina da Kemal Efe de bizsiz yaptıklarını anlatmak için adeta sabırsızlanıyorlardı.İdil şirkete gittiğinde ben de çocuklarla vakit geçirdim. Hepimiz acıktığımızda aşağı indim.
Burada da bambaşka bir sınavım vardı. Çalışanlar benden nefret ediyor ve beni burnu havada servet avcısı olarak görüyorlardı.Onlarla yüzleşsem mi yoksa duymamış gibi yapıp devam mı etsem bilemiyordum.
"Kaç milyon o araba? Sanki büyü yapmış İdil Hanım'a" aşçının sesiydi bu. Derin bir nefes aldım. Koridoru yürüyüp mutfağın kapısında durdum.