Kollarımdan yukarı bağlı bitkin bir halde dururken ağlama hıçkırıklarım yerini sessizce akan gözyaşlarına bırakmıştı. Sırtımın her bir noktası uzun ince çizgiler halinde acırken İdil Hanım arkamda kaldığı için ne yaptığını göremiyordum. Ama son birkaç dakikadır yeni bir darbe gelmediği için derin nefesler alıyordum.Odanın kapısı sertçe vurulduğunda yorgun başımı hafifçe kapıya çevirdim. Odanın loş ışığında belli belirsiz görünüyordu. Kimin geldiğini merak etsem de bitkin vücudumu taşıyamıyordum. Kollarımdan yukarı bağlı olmasam bir anda yere düşebilirdim. Çıplak vücudum üşürken kırbacın değdiği her yer acıyla sızlıyordu.
"İdil...Aç kapıyı.." kapıya vuruşlar esnasında bir kadın bağırışı duyabilmiştim.
İdil Hanım'ın verdiği derin nefesi duymuştum. Elinde az önce bana defalarca kez inen kırbacı duvara fırlattığında karşımdaki duvara çarpıp yere düştü. Kırbaca kısa bir bakış atım gözlerimi kaçırdım.İdil Hanım'ın kapıya yürüyen adımlarını arkamda duyduğumda bu anlatın bitebileceğine umut ettim.
Kapıya halen vurulurken bir anda kapıyı açtı.
"İdil..Ne yaptığını sanıyorsun sen?" bir kadının İdil Hanım'a sözlerini duymuştum. Nefes nefese ve sesi endişeli geliyordu."Bu kızın bu hali ne?" dedikten sonra yanımda bir kadın belirdi. Kollarımın yukarıdan bağlı olduğu kelepçeye baktı.
"İlkay uzaklaş..Çık.." diye bağırdığında kadın onu umursamadı.
Kelepçelerin mekanizmasını anlamak için birkaç kez çevirdi. Tanımadığım bir kadının karşısında çırılçıplak ağlarken kollarımdan bağlıydım."Çöz şunu.." arkamda kalan İdil Hanım'a sertçe emir verdiğinde İdil Hanım yanıma geldi.Gözlerimi ondan kaçırdım. Yanımda olması bile nefesimi kesiyordu. Korkudan titriyordum ve ağlamam arttı.
"Bakma dön arkanı.." dediğinde kadın gözlerini devirip ofladı ve arkasını döndü.İdil Hanım bana bakmadan kollarımı çözdüğünde dakikalarca yukarıda kalmaktan yorulan kollarım yere düştü. Dizlerin bağı bir anda çözüldü ve ben de olduğum yere düştüm. Her hareketimde sırtımın acısı daha da artıyordu. Ağlamam şiddetlenmişti. Nefesim daralmış korkudan titrer haldeydim.
Oturduğum yerde çırılçıplak ağlıyordum.
"İdil...Bu hal ne?" kadın hesap sorarcasına bağırdı."İlkay..Öyle değil..Ben.."
"Ne öyle değil İdil? Bu nasıl bir şey ya?"
"Karışma.." İdil Hanım bağırdığında ben titredim. Korkuyordum. Ama onların tartışmasından bulduğum bir boşlukta hareketlendim. Yerdeki kıyafetlerimi toplayıp göğsüme bastım ve açık kapıya baktım. Çıkıp gitmek istiyordum burdan.
"İdil gitmemiz lazım..İyi değilsin şu an.." adının İlkay olduğunu öğrendiğim kadın konuştuğunda bir anlık boşluklarında hareketlendim ve odanın kapısına yürüdüm.
"Hazan!" diye bağırdığında olduğum yerde durdum ve titredim. Kıyafetlerimi sıkı sıkı tutarken gözyaşlarım akıyordu.
"İdil bırak gitsin..Biz de gidelim..İsviçre'ye dönelim."
İdil Hanım onun söylediğine bir tepki vermedi.
Arkamda ensemde nefesini hissediyordum. Omuzlarımdan bir battaniye sardığında battaniyeyi iki elimle tutup çıplak bedenime sardım."Aşağı in geleceğim.." kulağıma söylediğinde onun bu denli yakın olmasından korkuyordum. Battaniyeyi sıkı sıkı tutarken nefesimi tuttum.
Hemen hareketlendim ve o korkunç odadan çıktım. Aşağıdaki odaya koşar adım girdim ve kucağımdaki kıyafetleri giydim. Odadan çıkıp koridoru koşarak geçtim ve aşağı indim. Bu evden çıkıp gitmek istiyordum. Gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırırken ağlayarak kaçıyordum.
Evin çıkış kapısını açtığımda karşımda Kaya ve başka birkaç adam vardı. Onlarla göz göze geldiğimde bu evden çıkamayacağımı anladım.
Ama yine de bir şansımı deneyerek aralarından koşmayı denedim. İki adam tam karşıma dikildiğinde ağlamam şiddetlendi.