HAZAN'DAN1 Ay Sonra
Önem ile konuşup işe dönmüştüm. Ona ne kadar teşekkürler etsem azdı. Kabul etmese de haklıydı ama kim tutmamıştı. Stajımı yapıp mezun olmak istiyordum. Hemen bir iş bulup çalışmalıydım. Artık staja ve mutfağa daha çok odaklanmıştım. Her gün yeni bir şeyler öğreniyordum. İlk ben geliyor en son ben çıkıyordum..
O geceden sonra İdil ile bir daha konuşmamıştık. Zorlanmıştım..Yorulmuştum ama onsuzluğa alışmıştım. Sevgisizliğinin içinde kaybolmaktansa kendimi seçmiştim. Kariyerimi ve işimi büyük bir emekle inşa ederken şu an tek düşündüğüm buydu.
Bazen çocukları merak ediyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Onlara yaklaşmak hata olacağı için sadece işime baktım.
Önem ile aramız normaldi. Bir defasında burada olduğuma sevindiğini söylemişti. Hayatını bir kadının peşinde sürüklemediğine mutlu oldum diye de eklediğinde sadece gülümsedim.
Bazen insan benim gibi resme yakından ve o resmi çok severek bakınca hataları yanlışları göremiyordu. Uzaklaşıp bakınca aslında resim sandığım şey karmakarışık boyaların rastgele atılmasıydı. Ben de o karmaşa arasında sevdiğim renkleri bulmaya çalışıyordum.
Yoruluyordum..Bulamadığımda da resme kızıyordum..Sende neden benim sevdiğim renk yok diye..Halbuki resim bana o rengi hiçbir zaman vaat etmemişti ki..Ben bulmak için üstün bir çaba ile aramıştım.
Şimdi her şey daha iyiydi. Staj zaten zamanımın çocuğunu alıyordu. Bunun dışında koşmaya başlamıştım. Düşünmemi ve enerjimi atmamı sağlıyordu. Beslenmeme dikkat etmeye çalışıyordum. Okuluma ve eksik kalan derslerime odaklandım. Arkadaşlarım ile daha fazla vakit geçiriyordum. Her şey güzeldi..
Bu sabah da erkenden uyandım..
Koşu için uygun kıyafetlerimi giyip kendimi dışarı attım. Mart ayındaydık ve hava gerçekten soğuktu ama sanki koşmayı bırakırsam bir daha başlayamayacaktım o yüzden az da olsa haftada 5 gün koşuyordum. Sıkıca giyindikten sonra ve eve gelince de hemen duş alınca şu ana kadar hasta olmamıştım.
Eve gelince duştan sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Saat dokuzu biraz geçmişti.. Kahvaltımı ederken sevdiğim dizilerden birini izledim. Sonra evdeki işlerimi hallettim ve okula doğru yola çıktım.
Okulda giremediğim dersleri telafi etmek için epey uğraşmam gerekmişti. Alt sınıflarla derslere girdim..Sürekli kütüphanede araştırdım..Uygulama sınıflarında hocaları izledim..Bir şekilde yetişmiştim..
Aslı ve Emre ile kantinde kahve içerken havadan sudan konuştuk. Onlarla olmak iyi hissettiriyordu.
Sonra Aslı ile staja geçtik. Hemen üzerimizi değiştirip mutfağa girdik. Erken geldiğimiz için sadece yardımcılar vardı. Ben de Aslı'nın kendi bulduğu tarifini yapmasına yardım ediyordum. Fasulyeden yapılan vegan bir tarifti. Tabak hazırlanırken zaman geçtikçe daha da renkleniyordu. Bitkisel yağlar..Mantarlar..Fasulye..Çeşitli baharatlar..
Sonunda gökkuşağı gibi bir tabak uzattı önüme..Güzelliğinden yemeye kıyamadım..
Bir çatal tattığımda gözlerim büyüdü..Gerçekten farklı ve enfes bir tattı.
Hem doyurucu hem kolay ulaşılabilir malzemeler hem de vegan..Gerçekten başarılı bir yemekti."Süper olmuş..Hele fasulye ve mantar..Gerçekten çok iyi.." diye onu övüyordum.
"Neymiş o iyi olan?" Önem'in sesini duyduğumda tabaktan başımı kaldırıp ona baktım.
"Aslı'nın vegan tarifi.." dediğimde tabağa ve Aslı'ya baktı. Elimdeki çatalı aldı ve tabaktan tattı.
Aslı da ben de Önem'in tepkisi için sabırsızlıkla bekliyorduk.